BERİT DAĞLI BİR ÖĞRETMEN
Köyümüzün ilk öğretmeniydi. O Diyarbakır Ergani’deki Dicle Köy Enstitüsü öğrencisi iken ben de köyümüzün ilk ortaokula giden Afşin Ortaokul’u öğrencisiydim. Benden bir ya da iki yaş büyüktü. Babası Memo Ali Emmi köyümüzün eğitim önderlerinden birisiydi. Çalışkandı ama yerde gezen karınca gibi değil havada uçan arı gibiydi, hareketliydi. Aydındı ama ışığı gönmleğinin içinde değil elinde fenerdi. Boyu kısa sesi gür bir adamdı. Öğrenirdi, öğrendiğini iyi anlatırdı. Köyde gazete okuyan bir kişiydi. Ericek’e akraba komşu köy Tombak’tan dul anası Emine(?) Teyzenin dayımgil ailesinden Uzun Halıl ile evlenmesi nedeniyle gelmişti. Yani yetimdi. Bu bilgiyi onun hangi koşullarda köyümüzün önde gelen bilirkişilerinden, sözü dinlenir kişilerinden birisi konumuna geldiğini anlatabilmek için verdim. Işıklar içinde yatsın.
Memo Ali Emminin büyük oğlu Mehmet Köylü de yani köyümüzün ilk öğretmeni olan yeni soyadı ile Mehmet Köylüoğlu Abi de babasının örneğiydi. Daha öğrencilik yıllarında köyümüz çocuklarına ders vermeye, onları yatılı okullara yerleştirmeye özen ve çaba gösterirdi. Beni matematikten sınar, diğerlerini sınavlara hazırlardı. Nitekim bu çabaları sonucu kardeşi Süleyman’ı, Veli Dayı’mın oğlu Ali Kızıltepe’yi, Kır İbrahim Emminin oğlu Mirza Telli’yi kendi okuluna yerleştirdi, onların öğretmen olmalarını sağladı. En önemlisi bacısı Döndü’yü okuttu. Döndü öğretmen oldu, köyümüzün ilk bayan öğretmeni.
Matematik Öğretmeni Mehmet Köylüoğlu, Milli Eğitimde ve Bağ-Kur’da yönetici Mehmet Köylüoğlu, özel yaşamında Mehmet Köylüoğlu hep Ericek’le ve Ericekli ile yaşadı, bu sevgiyi şaşamının bir süsü olarak yüreğinde sakladı. Son yıllarda yaşamını, duygu ve düşüncelerini Anılarım adlı bir kitapta yayınladı.
Mehmet Köylüoğlu ülkesinin ve ulusunun sıfatsız eri ve hizmetlisi sayardı kendini. Dinî inançları da yerindeydi. Ulusalcılıkla ümmetçiliğin bağdaşmayacağı konusundaki eleştirileri son yıllara kadar kuşku ile karşılayanlardandı. Son yıllarda bu kuşku ile birlikte toplumculuğun ulusalcılığa karşı olduğu yönündeki duyğusu da zayıflamış ve erimişti. Ama o İslam’ın Türk Kültürü’ndeki yerine saygıyı elden bırakmadı. Ama o emeğin, emekçinin hiç bir zaman karşısında olmadı. Ailesi ve kendisi de en çok sömürülen emekçiler sınıfındandı.
Mehmet Köylüoğlu’nun ulusalcılık ve ümmetçilik konusunda burada tanımlamaya çalıştığım nitelikteki düşünce ve duygu bağlılığı bu yıl bir oranda takvimsel olarak da birleşti. Otuz Ağustos Zafer Bayramı ve Kurban Bayramı’nı bu yıl birlikte kutluyoruz. O şimdi çok hasta. Bu yazdıklarımı öğrenemeyecek kadar çok hasta. İnsanüstü özverinin sultanı olan eşi, meslektaşı Sayın Leman Köylüoğlu’nun bir ana eli gibi şevkatli ellerinde Antalya’da yaşıyor.
Mehmet Köylüoğlu’nu tanıyan ya da tanımayan kendi köyümüz Ericek ve Ericekliler adına ve onların izniyle (Bayramlarınız Kutlu Olsun Mehmet Abi) diyor (Şifalar diliyorum size).
Mehmet Köylüoğlu’nu tanıyan ya da tanımayan, kendilerini gönlümün en saygın köşelerine yerleştirdiğim Köy Enstitülü öğretmenler adına ve onların izniyle (Bayramlarınız Kutlu Olsun Mehmet Öğretmenim) diyor (Şifalar dilerim size).
Sevgi ve saygılarımla.
Osman Gökçe
23.08.2017
Bir yanıt yazın