Skip to content
Prof. Dr. Osman GökçeBu sayfa ulusumun, ülkemin, devletimin ve tüm insanlığın yararına olduğuna inandığım bilgilerimi, deneyimlerimi, düşüncelerimi ve duygularımı ilgilenen herkesle paylaşmak, tartışmak, geliştirmek ve böylelikle doğrularda, güzelliklerde ve iyiliklerde hep birlikte buluşarak çoğaltmak ve bütünleşmek için açılmıştır. Prof. Dr. Osman Gökçe
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
    • Güncel
    • Anılar
    • Öyküler
    • Tarım
    • Ormancılık
    • Çevre
    • Genel
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Bildiriler
    • Kitaplar
  • Şiirler
    • Şiir Seçkisi
  • Ericek
  • Duyurular
  • Fotoğraflar
  • İletişim

BARIŞIN VE BEREKETİN SİMGESİ ZEYTİN AĞACININ TÜRKİYE SERÜVENİ

9 Haziran 2010 0 comments Article Tarım

                                         ÖZET METİN

( Hümanist Düşünce Derneği konferansı-30.eylül.2002-Fuar Kültür ve Sanat Merkezi- Saat 18.30)

Prof. Dr. Osman GÖKÇE

 

1.GİRİŞ

Olea Prima Omnium Arborum Est (Zeytin bütün ağaçların ilkidir)-Columella

Zeytin paylaşılamayan ağaçtır. Tıpkı ünlü kişiler gibi. Herkes kendisine mal etmek ister. Ana vatanı olarak botanikçilerin kimi Doğu Akdeniz’i (A. de Condolle), kimi Güney Avrupa’yı (Alban Voigt), kimi Mısır’ı (G. Schweinfurth), kimileri de Suriye ve Güney Anadolu’yu gösterirler. İberik Yarımadası’ndan Peru, Şili ve Latin Amerika’ya 16. yüzyılda göçmenlerle götürüldüğü ve fakat son yıllara kadar önemli bir başar elde edilemediği bildirilmektedir.

Zeytin sanatsal esin kaynağıdır. Zeytinli şarkılar, şiirler, romanlar, öyküler yazılmış ve zeytinli türküler yakılmıştır.

Zeytin kutsal bir ağaçtır. Bütün din kitaplarında yer alır.

Zeytin bilimsel araştırmalara en çok konu olmuş ve hakkında yayın yapılmış bir ağaçtır. Örneğin, diğer pek çok ağaca nasip olmayacak biçimde, zeytin için özel araştırma enstitüleri açılmıştır.

Zeytin, kutsalın kutsalı ve insanoğlunun büyük düşü ve büyük özlemi olan BARIŞ’ın da simgesidir; henüz gerçekleştirememiş olsa bile. Olsun. Yılmak yok. İstiyorsak bir gün gerçekleştiririz barışı.
 
Özetle zeytini tüm yönleri ile bir konferansın içine sığdırmak Yunus gibi bir anlatım gücünü gerektirir. O ise bende yok. O nedenle konuyu sınırlandırarak sunmaya çalışacağım.  

2. Dünyada ve Türkiye’de Zeytin Varlığı, Üretimi, Tüketimi, Dışalımı, Dışsatımı

FAO verilerine göre, 2001 yılı itibarı ile

3. Türkiye Zeytinciliği

Türkiye zeytinciliğinin dünyanın bazı ülkeleri ile karşılaştırmalı olarak genel durumu yukarıda verilmiştir. Şimdi de zeytinciliğimiz bu noktaya gelinceye kadar hangi süreçlerden geçti, nasıl bir serüven yaşadı onu inceleyelim :

– 7 Mart 1920 Tarihli Baltalık Kanunu’nun  çıkarılması ve uygulamanın 1923 Lozan Zaferinden sonra durdurulması.
-TBMM, 20 Nisan 1924 Tarihli Teşkilat-ı Esasiyye Kanunu’nu bile kabul etmeden 18 Mart 1924 tarihli 442 Nolu Köy Kanunu’nu çıkarmıştır.
-Yabancı Ağaçların Aşılanması Hk.1528 Sayılı ve 1929 tarihli Kanun’un çıkarılması.
-Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Kanunu, 26 Ocak 1939, 3573 Sayılı.
-1937 Zeytincilik İstasyonunun kurulması (Bugünkü ZAE).
– 5.7.1939 Tarihli ve 3669 Sayılı Kanun.
– 3573 Sayılı Kanun’un uygulaması ile ilgili çeşitli tarihlerde 6 adet nizamname.
– Sakız ve harnuplukların aşılanması ile ilgili 14.7.1956 Tarihli ve 6777 Sayılı Kanun.
– 14.28.9.1960 MB Hükümetinin 5/389 Sayılı Kararı.  Deliceliklerin aşılama işi durdurulmuştur.
Bu düzenlemelerin temel amacı ( ZAE ile ilgili olanların dışındakiler) zeytinciliği geliştirmek değil yoksul köylüyü memnun etmektir. Zeytin bu amaç için bir araç olarak seçilmiştir. Ama zeytinin yeterli bir araç olmadığı sonra anlaşılmıştır.

Yukarıda sayılan düzenlemeler ve bunların uygulamaları sonucu örneğin 1938-1966 yılları arasında tarım alanlarındaki artış %80 olurken zeytin alanlarındaki artış %137 olmuştur. Ağaç sayısı 1936’da 26 437 000 iken 3.5 kat artarak bugün 93 450 000 olmuştur. Ağaç sayıosı ve alan böylesine artarken verim hemen hemen hiç değişmemiştir. Örneğin, 1950-1951 yıllarının ortama verimi   iken 1999-2000 yıllarının ortalama verimi de   dır. Bir arpa boyu yol alınabilmiştir.

Bugünkü zeytinciliğimizle ilgili olarak doğrudan doğruya alan araştırmalarına dayalı olarak bazı bilgiler vermek istiyorum :

-Yaptığım anket araştırmasına göre, Türkiye Ülkesel zeytincilik Projesi’nin 66 adet uzman kişisinin ortak görüşü zeytinliklerimizin %30’u teknik ve ekonomik açıdan zeytin yetiştirilemeyecek alanlara kaymıştır. Bu olgu amaç dışı arazi kullanımında da ortaya çıkar.
-Menemen ve torbalı köylerinde yaptığım alan araştırmasına göre zeytinliklerin %92’sinde teras yoktur ve bunların altında aktif erozyon olmaktadır. Eğimi %45 olan zeytinlikler vardır. Ortalama eğim %28’dir.

4. Türkiye Zeytinciliğinin Sorunları ve Çözüm Önerileri

Bir vur bin ah dinle nağme-i fağfurdan. Bu dize zeytin ve zeytincilik için de geçerlidir. Bu konuda bir kitapçık hacminde olabilecek bilimsel bir sınıflandırma yapılabilir. Örneğin, 1) yetiştiricilikle ilgili sorunlar, 2) üretimle ilgili sorunlar, 3) tüketimle ilgili sorunlar, 4) dış ticaretle ilgili sorunlar, 5) örgütlenme ile ilgili sorunlar, 6) yetiştiricilerle ilgili sorunlar, 7) orman-zeytin ilişkileri ile ilgili sorunlar vb. gibi onlarca sorun kümesi ve her kümede onlarca sorun sıralamak mümkündür.

Ancak, bu konuda da bir sınırlandırmaya gitmek ve bir seçimde bulunmak gerekir. Benim, içinde bulunulan koşullara uygun olduğunu düşünerek, sizler için ve bu konferans için seçtiğim ve üzerinde duracağım sorunlar şunlardır :

1)  Bugünkü zeytin alanlarımızın çoğunluğu zeytinin yetişme koşullarına uygun değildir. Biz zeytin ağacını göçmenleştirdik. Zeytinin yerini fabrikalara, yazlık villalara ve bazan da başka bitkilere verdik ve zeytini yoksul dağ başlarına yerleştirdik. Zeytin ağacını Mübadele vurgunu insanlara döndürdük.   Bir ozanımız sevgilisine kovar gibi çağırıyorum diye seslenir. Biz de zeytini çağırır gibi kovuyoruz. Görünüşte üstüne vazife olan olmayan her kişi ve her kuruluş zeytinin ve zeytinciliğin çok önemli olduğunu söyler ve fakat bunun tersini yapar. 

Garabete bakın : Şimdi de Orman bakanlığı zeytinciliği geliştirmek istiyor. Kendi başını bağlayamayan komşuya baş bağlamaya gidiyor. Bu işi kiminle birlikte yapmaya çalışıyor ? Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği ile. İhracatçıların en büyük sorunu zeytin yetiştirmekmiş gibi. Oysa zeytin ve zeytinyağı dışsatımı ile ilgili kapağı bir kaldırıverseniz konu ile ilgili küçük dilimizi yutacağımız gün görmedik ne sorunlar çıkar. Bunlar gam değil. Varsa yoksa zeytin ağacını daha da göçmenleştirerek dağlara yoksul topraklara sürmek. Peki Tarım Bakanlığı nerede? Kadının adı yok örneği, Tarım Bakanlığı’nın adı yok.

Oynayamayan gelin yerim dar diyor. Örneği inceleyelim : İtalya zeytin üretiminin (2862326 Mt) %10.7’si oranında (307315 Mt)  yağ üretiminin de (558000 Mt) %55.1’i oranında yağ dışsatımında bulunuyor. Türkiye ise zeytin üretiminin (1700000 Mt) %0.9’u oranında ve yağ üretiminin de (185000 Mt) %7.9’u oranında (14676 Mt) zeytinyağı dışsatımı yapabiliyor. Bu rakamlar incelendiğinde ihracatçının sorununun zeytin üretimi ile ilgili olduğu söylenebilir mi? Yani tıpkı Orman Bakanlığı gibi İhracatçılar Birliği de kendi başını bağlayamadan komşuya baş bağlamaya yelteniyor. İhracatçılar Birliği orman alanlarında yeni göçmen zeytinlikler kurmayı düşleyeceğine İtalya’nın, İspanya’nın ve Yunanistan’ın üçte biri kadar olan mevcut zeytinliklerimizin verimini artırabilmek için neler yaptığını/yapmadığını ve neler yapabileceğini düşünmelidir.

Bunlar yanlış. Doğrusu şu : Göçmenleştirilmiş mevcut zeytin ağaçlarını rehabilite edelim, ıslah edelim. Yeni göçmen yaratmayalım. Olabildiğince herkesi kendi yurduna yerleştirelim.                    

2) Türkiye zeytinciliğinin temel sorunu zeytin yetiştiricilerinin sorunudur. Zeytin yetiştiricileri kimlerdir ? işte rakamlar :
 
-Toplam köy nüfusu ………………….14070433
-Toplam köy sayısı……………………..     35149
-Orman köyleri nüfusu………………..  7048657
-Zeytinci orman köylerinin nüfusu.   5129000
–     “           “           “           sayısı           8583

Yani orman köylerinde yaşayan nüfusun %72.8’i zeytincilik yapan bölgelerde yaşıyor. 

Türkiye’de yaklaşık 4 milyon tarım işletmesi (aman ne işletme) var. Bunun 324 bini zeytincilik yapıyor. Bu 324 bin zeytinci tarım işletmesinin 226800’ü yukarıda sözü edilen orman köylerindedir. Bunlar, göreceli olarak, Türkiye’nin en yoksul ve en az eğitimli insanlarıdır. Yaşlı nüfustur. Gençler göç etmiştir. Geliştirilebilecek kaynakları kıttır. Zeytinlik alanların yaklaşık %70’ini oluşturan yüksek eğimli, sığ topraklı, sulama koşulları elverişsiz, %92’si terassız bozuk ve verimsiz zeytinlikleri düzeltme, ıslah etme olanaklarından yoksundurlar.

İşte bu nedenlerle, Türkiye zeytinciliğinin sorunları bu yoksul köy ve köylülerin sorunları ile özdeşleşmiş durumdadır. Bu insanların sorunları çözümlenmedikçe zeytinciliğin sorunları da çözümlenemez. Dolayısıyla, çözüm çizilen bu çerçeve içinde aranmalıdır. 

3) Zeytinciliği de bir ekonomik faaliyet gibi düşünmeliyiz. Biz istesek de istemesek de yarışmacı bir ekonomik dünya düzeni içinde yaşamak ve var olmak zorundayız. Dünya piyasalarında yarışamayacak üretim dalları sürekli sarmaşıklar gibi desteklenerek ayakta kalamaz.  Zeytinciliği de geçimlik tarım aşamasından çıkarıp ticari tarım ve sınai tarım aşamasına getirmek zorundayız. Türkiye zeytinciliğinin sorunları niceliksel değil nitelikseldir.

4) Güncel bir konu olan Maden kanununda yapılmak istenen değişikliğe de değinmek istiyorum.

YETİŞTİRİCİSİ YOKSUL, TOPRAĞI KIRAÇ, AĞACI GARİP, VERİMİ DÜŞÜK, ÇEŞİT UYGUNSUZ, HOROZU ÇOK SABAHI YOK BİR SKTÖRDÜR ZEYTİNCİLİĞİMİZ.

 

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • YANIK KOKUSU
  • EVRENSEL BAYRAM
  • ZERKA
  • SOSYALLEŞME
  • SABAHIM ÇALINDI

Kategoriler

  • Anılar
  • Bildiriler
  • Çevre
  • Duyurular
  • Ericek
  • Genel
  • Güncel
  • Güncel Yazılar
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Ormancılık
  • Öyküler
  • Şiir Seçkisi
  • Şiirler
  • Tarım
  • Yayınlar
  • Yazılar Çevre

Copyright Prof. Dr. Osman Gökçe 2025 | Theme by ThemeinProgress | Proudly powered by WordPress