Skip to content
Prof. Dr. Osman GökçeBu sayfa ulusumun, ülkemin, devletimin ve tüm insanlığın yararına olduğuna inandığım bilgilerimi, deneyimlerimi, düşüncelerimi ve duygularımı ilgilenen herkesle paylaşmak, tartışmak, geliştirmek ve böylelikle doğrularda, güzelliklerde ve iyiliklerde hep birlikte buluşarak çoğaltmak ve bütünleşmek için açılmıştır. Prof. Dr. Osman Gökçe
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
    • Güncel
    • Anılar
    • Öyküler
    • Tarım
    • Ormancılık
    • Çevre
    • Genel
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Bildiriler
    • Kitaplar
  • Şiirler
    • Şiir Seçkisi
  • Ericek
  • Duyurular
  • Fotoğraflar
  • İletişim

KÜÇÜK KÖYLÜ TARIMINDAN KURTULMANIN YOLU

9 Ocak 2011 0 comments Article Tarım

 

Prof. Dr. Osman GÖKÇE
osman.gokce@ege.edu.tr

 

1. GİRİŞ

 Bugün artık, Türkiye tarımının en temel sorununun yapısal sorunlar olduğu anlaşılmıştır. Tüm Cumhuriyet dönemini kapsayan ve özde köylülük temeline dayalı politikalarla küçük köylü tarımını yaşatmayı, geliştirmeyi ve iyileştirmeyi içeren sayısız çaba ve çalışmaların bugün karşı karşıya bulunduğumuz sonuçsuzluğu ve başarısızlığı bu gerçeği kanıtlamaya yeterlidir. Bu somut gerçekten yola çıkarak çözümün, kaynakların etkin kullanımı ilkesi çerçevesinde örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörünün yaratılmasında olduğunu ve temel olarak küçük işletmelerden kaynaklanan yapısal sorunları da devrimsel bir dönüşüm ve değişimle aşmak zorunda bulunduğumuzu bilmek ve anlamak durumundayız. Bu işin nasıl yapılabileceği konusundaki düşüncelerimi aşağıda açıklamaya çalışacağım.

 Geçimlik ve kendine yeterlilik düzeyindeki aile ve küçük köylü tarımından kurtulmanın ve tarım işletmelerini optimum büyüklükte modern işletmeler düzeyine çıkarmanın gereği ve yolları konusunda son yıllarda bazı düşünce ve girişimler görülmektedir.

 Örneğin, 29 Kasım-1 Aralık 2004 tarihlerinde toplanan II. Tarım Şurası Sonuç Bildirgesinde yer alan “İşletme ölçeklerinin optimum düzeye getirilmesi” yönündeki görüş, Tarım Stratejisi (2006-2010)’na yansıyan bu yöndeki amaç,  AB Tarım Müzakerelerine Hazırlık ve Müzakere Sürecinde Tarım Üzerine Tartışma Toplantılarında ortaya çıkan yine bu yöndeki görüş  ve benzerleri bunlardan bazılarıdır.

 Yine Örneğin, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın 2001 yılında “iller ve bölgeler bazında optimum (Ekonomik) işletme büyüklüğünün tespiti” konusunda başlatacağını bildirdiği girişim, Tarım Havzalarının Geliştirilmesi Projesi, çeşitli belediyelerin Organize Hayvancılık Bölgeleri ile ilgili projeleri ve benzerleri de bu girişimlerden bazılarıdır. 

 Bu yöndeki görüş, düşünce ve önerilerden bazıları da Sözleşmeli Tarımı ve Tarımsal Üretimde Şirketleşmeyi çıkar yol olarak ileri sürmektedirler. Küçük işletmeler sorununun kooperatifler yolu ile aşılabileceği görüşü ise bütün Cumhuriyet döneminde en çok tartışılan görüş olmuştur.

 Aşağıda açıklanacak çözüm önerisi, burada anılan ve anılamayan bütün bu görüşlerden de yararlanarak eliştirilmiştir.

 2. BİR KÖY BİR İŞLETME MODELİ

 2.1. Fiziksel Uygunluk

 Köylerimizin topoğrafik açıdan %29.1’i yamaçta, %23.4’ü etekte, %18.8’i ovada, %15.8’i sırtta, %10.7’si vadide ve %2.2’si de karışık yerleşim yerlerinde kurulmuştur. Toplu yerleşim oranı %74.3, dağınık yerleşim oranı %23.5 ve hat boyu yerleşim oranı da %2,2’dir.

 Gerek bu çekirdek bilgiler ve gerekse daha ayrıntılı incelemelerden edinilen bilgiler, bazı olumsuzluklar olmakla birlikte, köylerin doğasal üretim olanakları açısından oldukça iyi sınırlandırılmış birer küçük tarımsal bölgecikler olduğunu göstermektedir. Bir başka anlatımla, tümü değil ama köylerin çok büyük bir çoğunluğu, büyük ve optimal düzeyde bir tarım işletmesinin bir bütün halinde sahip olması gereken doğasal üretim olanaklarına sahiptir. Adeta, üzerinde modern bir tarım işletmesinin kurulabileceği ve daha önceden sınırlandırılmış hazır birer plan ünitesi gibidirler. Bir bütün halinde planlanmayı beklemektedirler.

 Her köyün içinde görülebilen yapay arazi parçalanmaları köyler arasında köy içleri kadar belirgin değildir. Her köyün, modern bir işletme için uygun parselasyonlar yapılabilecek genişlikte tarım alanı vardır. Böyle bir işletme içerisinde modern bir hayvancılık faaliyet dalının oluşturulmasına yetecek kadar otlaklar ve uygun diğer alanlar bulunmaktadır. Çoğu kez su kaynakları ve olanakları da benzer biçimdedir. Köylerin yerleşim yerleri, bütün köyü içine alacak bir büyük tarım işletmesinin çoğunlukla ve hemen hemen en uygun yerinde bulunmaktadır. Yerleşim biçimleri, %74 oranında toplu yerleşim biçiminde olup araziler üzerine gelişigüzel dağılmış yapılaşmalardan kaynaklanan olumsuzluklar yoktur ya da çok azdır.

 2.2. Araç-Gereç Olanakları

 Her alanda olduğu gibi, tarım teknolojisi de çok hızlı gelişmekte ve teni teknolojilere zamanında ulaşmak ve onları kullanmak önemli bir sorun olmaktadır. Bu sorun, değişik düzeylerde olmakla birlikte, bugün olduğu gibi gelecekte de devam edecektir. Şimdiye kadar, ortak makine kullanımı vb adlarla bu sorun çözümlenmeye çalışılmış ve fakat başarılı olunamamıştır. Bugünkü yapı içerisinde başarılı olunabileceği de düşünülmemelidir.

 Oysa, örneğin traktör sayısı açısından, her yerde olmasa bile belirli bazı bölgelerde ileri bir düzey yakalanabilmiştir. Bir traktöre Almanya’da 11, İngiltere’de 12, Fransa’da 14 ve İspanya’da da 16 ha. alan düşerken bu rakam Bursa’da 11, Sakarya’da 9, Bolu’da 11 ve Türkiye ortalaması olarak da 26 hektardır. Dolayısıyla, bir köy bir işletme modeline geçilebilirse yeni satın alınmalara gitmeden bugünkü araç-gereç varlığımızla bile yaklaşık olarak modern bir işletmenin gereksinimlerini sağlamış olacağız.

 2.3. Toplumsal Uygunluk                    

 Köylerin toplumsal yapısı yakından incelendiğinde büyük bir türdeşlik görülür.

Bir kere, köylerimizin ortalama nüfusu 637 olmakla birlikte %41.7’sinin nüfusu 250’nin altındadır. Yani, bu köylerde bir köyü bir işletme yaptığınızda kurulacak işletmelerin yalnızca 50-60 kadar bir ortağı bulunacaktır. Tüm köylerimizin ortalama nüfusundan yola çıkılırsa da, bu sayı ancak 125-150 civarında olacaktır. Bu sayılarla kurulacak ortaklıkların iç uyumu çok da güç olmayabilecektir.

 Diğer yandan, köylerle ilgili araştırma yapanların ve konuyu yakından inceleyenlerin çok iyi bilebilecekleri gibi, her köyün toplumsal yapısı kendi içinde büyük bir benzeşim göstermektedir. Pek çok köy bir aileden ve bu ailenin ardıllarından kurulmuştur. Bireylerin çoğu birbirleriyle hısım ve akraba olup birbirlerine kan bağı ile bağlıdırlar.

 Bu nedenledir ki pek çok köyün adı kişi adları, aile lakapları ve soy adlarını taşımaktadır. Ülkemizin hemen her yerinde Ahmetler köyü, Hacı Hasanlar Köyü, Haliller Köyü, Hamzahocalı Köyü, Köseler Köyü, Veliler Köyü, Sarılar Köyü, Ağzıbüyükler Köyü, Bebekler Köyü, Ceritler Köyü, Tecirli Köyü, Gökçeler Köyü vs. gibi köy adları ile karşılaşılmaktadır. Örneğin, tarafımızdan yapılan bir saptamaya göre, İzmir ili köylerinin %24.5’inin adları bu özeliklerdeki köy adlarıdır.

 Dolayısıyla, her köy kendi içinde sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve hatta politik açıdan toplumsal bir türdeşlik gösterir. Kökenleri aynı, dilleri aynı, dinleri ve mezhepleri aynı, gelenek ve görenekleri aynı olan büyük bir aile gibidirler. Güven duygularını test ettiğim pek çok araştırmamda, köylülerin en yüksek güven duygularının yine kendi köylülerine karşı olduğu görülmüştür.

 Kısacası, kırsal kesimde herhangi bir birliktelik ya da ortaklık kurulacaksa bunun en doğru yolu her köyü kendi içerisinde birleştirmek ve bütünleştirmekten geçer. Örgüt sosyolojisi açısından, pek çok olumlu özelliği bir arada bulunduran  en sağlam temel bu temeldir.

 2.4. Uygulama İlkeleri

 Bir köy Bir İşletme Modelinin gerekçeleri elbette bu sayılanlar kadar değildir. Bunları daha önceki makalelerimde ayrıntılı bir biçimde açıkladığım için, burada bu sayılanlar yeterli görülmüş olup aşağıda modelin uygulama ilkeleri açıklanacaktır. Bu ilkeler şunlardır :

 1)      Her köy, o köyün tüm alanlarını kapsayan tümleşik (entegre) bir tarım işletmesi olarak belirlenmeli ve bir tüzel kişilik kazandırılmalıdır. Örneğin, Karayağızlar Köyü Tümleşik Tarım İşletmesi gibi.
2)      Bazı büyük köyler, doğal üretim olanakları bölünmüşlükleri de dikkate alınarak 2 ya da en çok 3 işletme olarak örgütlenebilirler.

3)      Bu işletmelerin tüzel kişiliği birlik, kooperatif, şirket vb bir çatı biçiminde özerk bir yapıda olmalıdır.

4)      Her köyün ayrıntılı bir haritası ve mevcut durum raporu hazırlanmalı ve kayıt altına alınmalıdır.

5)      Bundan sonra her işletme için, bugün mevcut olan parçalı ve yapay sınırlar dikkate alınmaksızın, arazi koşulları ve kullanım uygunluğu dikkate alınarak bir arazi kullanım planı ve parselasyonu yapılmalıdır.

6)      İşletmeler, arazi kullanım planına uygun bir işletme planı dahilinde ve profesyonelce işletilmeli ve yönetilmelidir.

7)      Tek bir işletmede bütünleşen işletme arazisinde mülkiyetin korunması esastır. Yani işletme tüzel kişiliği arazilerin mülkiyetine değil kullanma iznine sahiptirler.

8)      İşletme ortakları, istekleri halinde, 5-10 dekarı geçmeyen bir büyüklükteki araziyi kendi kullanımlarında tutabilirler.

9)      Ortaklar, tarımsal araç ve gereçlerini sermayeye katılım biçiminde işletmeye verebilirler.

10)  Mülk sahipleri arazilerini satabilirler. Bu satışta öncelik birinci derecede o köy nüfusuna,  sonra o köyün bağlı olduğu ilçe nüfusuna, daha sonra  il nüfusuna kayıtlı olanların ve en sonunda da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlarındır. Bunların dışında satış yapılamaz.

11)   Her ilde bir İl Tümleşik Tarım İşletmeleri Başkanlığı kurulacaktır. O ildeki işletmelerin her türlü altyapı çalışmalarını bir kamu hizmeti olarak bu kurum gerçekleştirecektir. 

 Bu sayılanlar en temel ilkelerdir. Bu proje, köklü bir dönüşümü gerçekleştirecek  bir uygulama projesi olduğu için, öncelikle  devleti yöneten siyasal iradenin bu projeyi benimsemesi gereklidir. Projenin özü benimsenirse, uygulamayla ilgili olarak ikincil derecede daha pek çok ilke ve kurallar tartışılarak ortaya çıkacaktır.

 2.5. Projenin Beklentileri 

 Bu projenin beklentileri şunlardır :

 1)      Türkiye tarım işletmeleri sayısı 3 milyon 76 bin gibi astronomik bir rakamdan yaklaşık 100 bin civarında makul bir düzeye inecektir. Nasıl ki, ABD’de 1940’ta ortalama 67 ha. toprağa sahip 6 milyon işletme, günümüzde ortalama 190 ha. toprağa sahip olan 2.2 milyon işletmeye dönüşmüşse, bizim tarım işletmelerimiz de, ABD’deki yöntemle değil burada açıklanan yöntemle, ortalama 185 ha. büyüklüğünde 100 bin işletmeye dönüşecektir. Böylelikle, AB’nin içinde en büyük ve en güçlü tarım işletmelerine sahip ülke durumuna gelebiliriz. AB’nin de tartışmakta olduğu köylülük sorununu, İngiltere dışındaki AB ülkelerinden önce de aşmış oluruz. Çünkü, İngiltere bu sorunu daha 1840’larda fark etmiş ve günümüzde de tümü ile bitirmiş sayılır.

2)      Bu işletmeler sayesinde, tarımımıza  yabancı ortaklıkların girmesinin mülkiyete müdahale anlamına gelebileceğinden kaynaklanan haklı endişeler ortadan kalkacaktır. Çünkü bu işletmeler, toprağa ve toprak kullanımına bağlı birincil tarımsal üretimi tümü ile bugünkü mülkiyet sahipleri ya da yeni yerli ortaklarının tekelinde gerçekleştirecektir.

3)      Bu işletmeler, tarım topraklarını ve Türkiye’nin doğasını yerli ve uygunsuz müdahalelere karşı en iyi şekilde koruyacaklar,[1] bu konuda bugüne kadar yapılmış tahribatı ortadan kaldıracaklar ve deyim yerinde ise Anadolu’yu yeniden yaratacaklardır.

4)      Bu işletmeler sayesinde, bugün var olan tarım ve ormancılık arasındaki çatışma, sürtüşme ve bütün diğer olumsuzluklar sona erecektir. Tarım ve ormancılık sektörleri ülkenin ortak hedeflerine uyum içinde hizmet edeceklerdir. 

5)      Bu işletmeler sayesinde, tarım sektörümüz korunmaya muhtaç öksüz ve yetim oğlan olmaktan kurtulacak. Bu işletmeler, kendi aralarında yatay ve tarıma dayalı endüstri ve ticari sektörle dikey bağlantılar kurarak kendi ayağı üzerinde duran ve diğer sektörlerin himmetine sığınmayan kimlikli bir tarım sektörünü yaratacaklardır.

 3. SONUÇ

 Bir Köy Bir İşletme Modeli, uluslar arası piyasaya çıkmak ve bu piyasada var olmak durumunda olan Türkiye tarımının, küçük köylü çiftçiliğinden kurtularak gerçek anlamda  işletme gibi işletmelerden oluşması zorunluluğunda bulunduğu gibi temel bir düşünce ile geliştirilmiş bir öneridir. Önerinin vazgeçilmezi köylerin bütünlüğü, optimum büyüklük, mülkiyeti muhafaza ve ulusalcılıktır.  Amacım bu önerinin tartışılması, eleştirilmesi, geliştirilmesi ve varsa yeni öneri seçeneklerinin gündeme çıkarılmasıdır.

 

   

 

 

 

 

 

 


[1]

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • YANIK KOKUSU
  • EVRENSEL BAYRAM
  • ZERKA
  • SOSYALLEŞME
  • SABAHIM ÇALINDI

Kategoriler

  • Anılar
  • Bildiriler
  • Çevre
  • Duyurular
  • Ericek
  • Genel
  • Güncel
  • Güncel Yazılar
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Ormancılık
  • Öyküler
  • Şiir Seçkisi
  • Şiirler
  • Tarım
  • Yayınlar
  • Yazılar Çevre

Copyright Prof. Dr. Osman Gökçe 2025 | Theme by ThemeinProgress | Proudly powered by WordPress