Skip to content
Prof. Dr. Osman GökçeBu sayfa ulusumun, ülkemin, devletimin ve tüm insanlığın yararına olduğuna inandığım bilgilerimi, deneyimlerimi, düşüncelerimi ve duygularımı ilgilenen herkesle paylaşmak, tartışmak, geliştirmek ve böylelikle doğrularda, güzelliklerde ve iyiliklerde hep birlikte buluşarak çoğaltmak ve bütünleşmek için açılmıştır. Prof. Dr. Osman Gökçe
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
    • Güncel
    • Anılar
    • Öyküler
    • Tarım
    • Ormancılık
    • Çevre
    • Genel
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Bildiriler
    • Kitaplar
  • Şiirler
    • Şiir Seçkisi
  • Ericek
  • Duyurular
  • Fotoğraflar
  • İletişim

TARIMDA ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ VE ŞİRKETLEŞME

9 Ocak 2011 0 comments Article Tarım

Prof. Dr. Osman GÖKÇE

 Bundan önceki yazımda “…önümüzdeki dönemde tarım için yeni bir şey yoktur” diye sözü bağlamıştım (Cumhuriyet, Tarım Gıda Hayvancılık, 13 Kasım 2007). Çünkü, bu gün iş başında olan ve iş başına geçmeye aday görülebilecek olan partilerin, yazılı belgelere yansıyan tarımımızla ilgili düşünceleri ve tasarımları tarımda gerçek bir atılıma ve değişime yol açabilecek düşünce ve tasarımlar değildir.

 İzleyebildiğim kadarı ile, üniversiteler ve diğer siyaset dışı çevrelerde de tarımla ilgili tartışmalar daha çok günlük sorunlar ve günlük çözümler çerçevesinde, yüzeysel bir ortamda yoğunlaşmakta ve derinlerdeki temel sorun ya da sorunlar yeterince ve gereğince dile getirilmemektedir. Yani türev sorunlar temel sorunların, kök sorunların önüne geçmiş ve onları perdelemiş gözükmektedir. Özellikle de, kendilerinden ciddi çözümler beklenen kurum ve kişiler günlük siyasetin oluşturduğu çok da ciddi olmayan gündem konuları ile oyalanmakta ve gerçek çözümler üzerinde yeterince duramamaktadırlar.Tarımla ilgili çözümler kümesini bir türlü köylülük, kırsal kalkınma ve geçimlik hayat standardı kavramlarının dışında ve ötesinde algılayamayan, tarımsal değişimi bu kavramların baskısından, hegemonyasından kurtaramayan bir eksik ve bir zayıf yanımız bulunmaktadır.

 Bu dar çerçeveli anlayışa göre, (Tarım bir köylü işidir. Bütün köylüler tarımla uğraşarak kabul edilebilir bir yaşam düzeyine ulaştırılmalıdır. Kabul edilebilir yaşam düzeyi ise geçimlik hayat standardı ya da asgari geçim ücretidir).

 Sanıyorum ki tarımımızın en temel sorunlarından birisi etkili, yetkili ve de bilgili çevrelerdeki bu iyi niyetli dar görüşlülük ya da ufuksuzluktur. Bu dar açılı bakıştır ki tarım sektörünün de diğer sektörler gibi çağdaş bir sektörel yapıya ulaşabileceğini, tarım sektörünün de geriliğin bir temsilcisi olmaktan çıkabileceğini, tarımcının da diğer sektör çalışanları ve çalıştıranları gibi bir sosyal boyut kazanabileceğini bir türlü kabul etmemektedir. Eğer gerçekleşecekse, gerçekleştirilebilecekse bir tarım devriminin birinci aşaması tarım adına bu kendine güvensiz, bu alçak gönüllü, bu yetinmeci zihniyetin yıkılmasıdır. Çünkü bu zihniyete bağlı uygulamalar şimdiye kadar beklenen sonucu vermemiştir. Üstelik bu zihniyet yeni arayışların, yeni yönelimlerin önünü de bağnazca kesmektedir.

 Oysa, tarım sektörü de ile diğer bütün sektörler kadar sektördür ve diğer bütün sektörler kadar gelişme gücüne sahiptir. Önü açıldığı zaman, tarımda çalışanlar ve çalıştıranlar da diğer bütün sektörlerdeki çalışanlar ve çalıştıranlar kadar sosyal boyutlar kazanabilirler, beceri gösterebilirler, başarılı olabilirler ve de çağdaş toplumun bütünleşik bir parçası haline gelebilirler. Bu görüşümü bir somut örnekle açıklamak istiyorum :

 Hep bilinmekte ve sıkça da tartışılmaktadır ki tarımımızın en temel sorunlarından birisisi örgütlenme ya da örgütlenememe sorunu olup bu sorunun çözümü için önerilen yol da çoğunlukla kooperatifçiliktir. Kooperatifçilik kuramı ilk kez İngiltere’de ve 1844 yılında Manchester yakınında Rochdale  adlı küçük bir kasabada 28 dokuma işçisi tarafından bir tüketim kooperatifi olarak yaşama geçirilmiştir. Ülkemizde de bundan 19 yıl sonra 1863 yılında Mithat Paşa tarafından o zaman valisi bulunduğu Niş kentinin Pirot beldesinde “Memleket Sandığı” adı ile bir tarım kredi örgütlenmesi gerçekleştirilmiştir. Yani ülkemizdeki kooperatifçilik hareketinin, İngiltere’dekinden ya da dünyadakinden yalnızca 19 yıl gecikme ile başlamış olduğu söylenebilir. 

 Ancak bu gün, pek çok başarılı örneklerine karşın, tarımsal kooperatifçiliğimizin tarımsal örgütlenme sorununu çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Özellikle, ekonomik olmayan küçük ve çok küçük işletmeleri optimum işletme büyüklüğüne kavuşturma yolunda başarı sağlanamamıştır. Oysa, optimum işletme büyüklüğü sorunu çözümlenemedikçe tarımın hiçbir sorununun gereğince ve yeterince çözümlenebileceği söylenemez.  

 Bu olguyu ve bu olgunun yanında başka bir çok gerekçeleri de dikkate alarak, tarımda şirketleşme biçimindeki örgütlenmelerin de desteklenmesinin ve denenmesinin uygun olacağını, tarafımdan ortaya atılan “Bir Köy Bir İşletme Modeli”  adlı projem bağlamında sıkça dile getirdim. Bunu yaparken de, tarımdaki şirketleşmelerin mülkiyet ve mülkiyetin kullanımı temelinde doğurabileceği tehlikeye dikkat çekerek, bu şirketleşmelerin mutlak surette ulusal şirketleşmeler olması gerektiğini belirttim.

 Büyük sermaye ve fabrikalar el tezgahlarını ortadan kaldırmıştır. Büyük satış merkezleri apartman altı bakkaliyesini yok etmiştir. Bu işler olurken duyarlı davranılmamış, iş kendi seyrine bırakılmış ve olan olmuştur. Binlerce, on binlerce ve hatta yüz binlerce küçük işletme ve iş yeri kapanmış ve insanlar perişan olmuştur. Bu küçük işyerlerini, zamanında elimizi çabuk tutarak uygun bir örgütlenme modeli içinde birleştirerek büyütmeyi akıl etmedik ve başaramadık. 

 Şimdi sıra tarıma gelmiştir. Ne olduran ne de öldüren 3-5 dönümlük tarım işletmeleri de şu ya da bu biçimde, er ya da geç ortadan kalkacaktır. Küçük çiftçiler kendilerini yarı aç yarı tok yaşatan bu el içi kadar topraklarını terk edecekler ve kentlere göç edeceklerdir. Bu küçücük araziler, kente göç eden sahiplerince belki bir süre psikososyal nedenlerle satılmayacak,  yakınlar aracılığı ile işletilmeye çalışılacak, onun bunun elinde kalacak ve fakat bir süre sonra mutlaka elden çıkarılacaktır. Korkulur ki belki bu araziler yerliden de çok yabancı ortaklıkların ellerine geçebilecektir. Hüner o ki yukarıda değinildiği gibi, ticari ve sinai sektörde yaşanan beceriksizliğin tarım sektöründe de yaşanmasını engellemek ve bu gidişi sağlıklı bir biçimde ve zamanında gerçekleştirmektir. Yani küçük tarım işletmelerini gecikmeden, arazileri sakıncalı ortaklıklara ve kullanımlara terk etmeden, insancıl ve ulusalcı bir yöntemle optimum işletme büyüklüğüne kavuşturmaktır. Bunun yolunu araştırmalı ve mutlaka bulmalıyız.

 İşte, “Bir Köy Bir İşletme Modeli” bu düşüncelerle oluşturulmuş ve bir köyün bir işletme kimliği altında yeniden örgütlenmesinin yolu olarak da kooperatifler, birlikler, köy tüzel kişiliklerinin yanında şirketlerin de olabileceği tarafımdan önerilmiştir.

 Yukarıda sözünü ettiğim ve yıkılmasını istediğim dar görüşlü zihniyet temsilcileri bu önerime çok kızıyorlar. Tarımda şirketleşme olmaz diyorlar. Ama olur ve oluyor. Uzak ve başka ülkelerden örnek vermeye gerek yok. Tarımda şirketleşmenin çok güzel örnekleri ülkemizde de bulunmaktadır. İzmir ve Antalya illerinde doktora tezi olarak tarafımdan yönetilen bir araştırmada bu söylediğimin bizden olan bir çok örneklerini gördük.

 Ülkemizde tarım toprakları özel mülkiyettedir ve tarım özel sektörün elindedir. Özel sektörün temel örgütlenme biçimi de şirketlerdir. Nedense bazı çevreler ve bazı aklı evveller çiftçi dışında herkese mübah saydıkları bu örgütlenme biçimini çiftçi için, tarım için sakıncalı görmekte ya da tarımcıyı şirketleşme becerisini gösterecek yetenekte görmemektedirler. Oysa tarım, girdisini şirketlerden sağlar ve çıktısını da şirketlere satar. Yani muhatapları şirketlerdir ve onlar da güçlüdürler. O halde kendisinin de şirketleşmesinin ne gibi sakıncası olabilir?

 

 

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • YANIK KOKUSU
  • EVRENSEL BAYRAM
  • ZERKA
  • SOSYALLEŞME
  • SABAHIM ÇALINDI

Kategoriler

  • Anılar
  • Bildiriler
  • Çevre
  • Duyurular
  • Ericek
  • Genel
  • Güncel
  • Güncel Yazılar
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Ormancılık
  • Öyküler
  • Şiir Seçkisi
  • Şiirler
  • Tarım
  • Yayınlar
  • Yazılar Çevre

Copyright Prof. Dr. Osman Gökçe 2025 | Theme by ThemeinProgress | Proudly powered by WordPress