Skip to content
Prof. Dr. Osman GökçeBu sayfa ulusumun, ülkemin, devletimin ve tüm insanlığın yararına olduğuna inandığım bilgilerimi, deneyimlerimi, düşüncelerimi ve duygularımı ilgilenen herkesle paylaşmak, tartışmak, geliştirmek ve böylelikle doğrularda, güzelliklerde ve iyiliklerde hep birlikte buluşarak çoğaltmak ve bütünleşmek için açılmıştır. Prof. Dr. Osman Gökçe
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
    • Güncel
    • Anılar
    • Öyküler
    • Tarım
    • Ormancılık
    • Çevre
    • Genel
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Bildiriler
    • Kitaplar
  • Şiirler
    • Şiir Seçkisi
  • Ericek
  • Duyurular
  • Fotoğraflar
  • İletişim

ANAMDAN ANILAR-Saca basmış İt ve İt Yatağında Ekmek Kırığı

12 Ağustos 2017 0 comments Article Anılar

ANAMDAN ANILAR
-Saca Basmış İt ve İt Yatağında Ekmek Kırığı-

Onbeş yaş delisi deyimini herkes bilir. Bu yaşa gelen çocuklar delikanlılığın eşiğine atlarlar ve kanları damarlarında deli deli akar sağanak sonu dereler gibi. Nereye bastığını bilmezler. Bir bakarsın burada bir bakarsın başka bir yerdedirler. Bir bakarsın şaşkın ördek gibi götün götün yüzerler bir bakarsın gölün sonuna doğru kararsızca uçarlar nereye konacağını bilmeden. Başını alır giderler. Dolanır dururlar deli deprek.

Herkesin onbeş yaş delisi dediği bu yeniyetmelere bizim köyde Kürtçe dayı “Avucuna osurup burnuna tutanlar” derdi. Gümüş Ana’m da oturduğu yerde oturamayan, durduğu yerde duramayan bu kıpırdaklara saca basmış it gibi  geziyorlar benzetmesini yapardı. Anama bir gün sormuştum it nasıl saca basar ve saca basmış it nasıl gezer diye. Anlatmıştı.  Özetleyeyim.

Benim çocukluğumda bizim köyde neredeyse her evin bir tandırı vardı. Tandır dediğin şey yaklaşık 75-100 santim derinliğinde bir kuyudur. Kuynun dibine doğru da yandan dışarıya çapraz açılmış bir delik, bir havalandırma deliği vardır. Yani tandır yer altında bir pipo görünümündedir. Üzerine bombesi üste gelecek biçimde, yumruk büyüklüğünde üç adet taş ayaklara bindirerek bir yuvarlak sac konur. Altında ateş yakılır, sacda ekmek pişirilirdi. Yakacak olarak çalı, çırpı, saman, kes gibi yakacaklar kullanılırdı. Tandır alt katlarda evin bir köşesinde, örtme altında, ön duvarı olmayan küçük bir yerde olurdu.

Bizim ev çok kalabalıktı. Çeçen olan ve kültürlerine yufka ekmek yabancı olan Asiye Ana’m hamur yoğurucu ve elinde evreğeç  denen bir tahta aletle evirip çevire çevire ekmek pişiriciydi. Yufka ekmek Türkmen kültüründendi ve bu nedenle Gümüş Ana’m ve bacılarımdan birisi de ekmek açarlardı. Yani iki kiş ekmek açar bir kişi de pişirirdi.

Ekmek edilince çoğu kez sac tandırın üzerinde kapak biçiminde bırakılır, ateş sönsün ve tateşli kuyuya canlı cansız bir şey düşmesin diye. Tandırlık dışarıya açık olduğu için ekmekçiler gidince itler gelirler döküntü ve kırıntı ekmekleri yemek için. Bu sırada itler birbirleriyle ekmek kırığı kapmak için hırlaşırken bazen farketmeden sıcak saca basarlar ve tabanları yanar. Saca basan it çen çen bağırarak kaçar ve bir yerde duramaz oradan oraya koşar. Saca basmış it gibi deyiminin çıkış öyküsü Gümüş Anam’a göre böyleydi.

Söz ekmek kırığına, ite gelmişken bir de atasözü benzeri bir söylemi vardı Gümüş Kadın’ın. İt yatağında ekmek kırığı ne gezer derdi. Benim çocukluğumda bizim köyde hemen hemen her aile kalabalıktı. Bizimkisi ise iki kat, hatta üç kat kalabalıktı. Çünkü biri yedekte üç avrat vardı ailede. Koyun çobanı, kuzu çabanı, bir-iki adet de ırgatı saymasak bile ortalama onbeş bireylikti horantamız.

Dar bir zamanda bir bakarsın bir konuk gelir. Nereden gelip nereye gideceği sorulmaksızın konuğun gölüğü ahıra çekilir, kendisi Konuk Odası’na alınırdı. Köyümüz Elbistan-Maraş Kervan Yolu üzerinde olduğu için de evimizden konuk eksik olmazdı. Konuk dediğin ekmek ister, aş ister, yatak ister. Gümüş Ana’m da sık sık, bir taraftan Omar Ağa’nın azarından  çekinerek ve diğer taraftan da “İt yatağında ekmek kırığı ne gezer” diye söylenerek acele yemek derdine düşerdi. Çünkü yerine koyduğu ve orada durduğunu sandığı bazı yiyeceklerin yerinde yeller estiğini görürdü, canı sıkılırdı. Kime ne desin. Diyeceğini bu anasözü ile derdi : “İt yatağında ekmek kırığı ne gezer?”.

Osman Gökçe
11.08.2017

 

 

 

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • YANIK KOKUSU
  • EVRENSEL BAYRAM
  • ZERKA
  • SOSYALLEŞME
  • SABAHIM ÇALINDI

Kategoriler

  • Anılar
  • Bildiriler
  • Çevre
  • Duyurular
  • Ericek
  • Genel
  • Güncel
  • Güncel Yazılar
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Ormancılık
  • Öyküler
  • Şiir Seçkisi
  • Şiirler
  • Tarım
  • Yayınlar
  • Yazılar Çevre

Copyright Prof. Dr. Osman Gökçe 2025 | Theme by ThemeinProgress | Proudly powered by WordPress