Skip to content
Prof. Dr. Osman GökçeBu sayfa ulusumun, ülkemin, devletimin ve tüm insanlığın yararına olduğuna inandığım bilgilerimi, deneyimlerimi, düşüncelerimi ve duygularımı ilgilenen herkesle paylaşmak, tartışmak, geliştirmek ve böylelikle doğrularda, güzelliklerde ve iyiliklerde hep birlikte buluşarak çoğaltmak ve bütünleşmek için açılmıştır. Prof. Dr. Osman Gökçe
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
    • Güncel
    • Anılar
    • Öyküler
    • Tarım
    • Ormancılık
    • Çevre
    • Genel
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Bildiriler
    • Kitaplar
  • Şiirler
    • Şiir Seçkisi
  • Ericek
  • Duyurular
  • Fotoğraflar
  • İletişim

DEĞİŞİMİN MANTIĞI

28 Eylül 2018 0 comments Article Güncel

DEĞİŞİMİN MANTIĞI

Değişimin süreklilik özelliği, hiç değilse dünyanın bir bölümünde artık tartışılmamaktadır. Elbette günümüzde de azımsanamayacak oranda din ve din dışı dogmatikçiler vardır. Her türlü araştırma, inceleme ve eleştirinin dışında ve üstünde tutulan dogma düşünceler ve dogmatikçiler eksik değildir. Bu yazıda bu ikinciler dikkate alınmayacaktır.

Varoluşun başlangıcından beri her alanda var olan değişim elbette toplumsal alanda da vardır, toplumsallığın her alanında da vardır. Toplumsal yönetim, siyasal sistem, devlet düzeni bunun dışında değildir. Bu son tümce bağlamında bu güne kadar çok yol alınmıştır. Bu yadsınamaz. Ancak gelinen bu yer son yer değildir. En doğrusu budur ve daha doğrusu yok demek değildir. Bu aşama çok yaşlanmış ve arızaları görülmüş bir aşamadır. Sık sık toplumsal, siyasal ve yönetimsel çalkantılara neden olan bu aşamanın arıza ve sorunlarından çok önemli gördüğüm birisine değinmek istiyorum.

Yönetim biçimleri bilinen başlangıcından bu yana şöyledir :

1-Monarşi : Tüm yetkiler tek bir kişidedir. O kişi kraldır, padişahtır, şahtır, çardır ya da bugünküler gibi başkandır, şeftir, reistir.

2-Oligarşi : Görünürde bir grup yönetimidir, grup egemenliğidir. Ancak işin uygulamalarında sıkça o grubu emri altına alan bir kişi çıkar, grubun çıkarlarını kendi çıkarları ile özdeşleştirir, tüm yetkileri ele alır ve yine monarşik özellikli bir yönetime döner.

3-Teokrasi : Her toplumun kendi din kurallarının egemen olduğu yönetimdir. Dinler dogmatiktir. Dolayısı ile temelde değişime karşı dondurulmuş bir yönetim biçimidir. Döner dolaşır din temelli monarşik bir yönetim ortaya çıkar. Din büyüğü en büyüktür. Tüm yetkiler de onun olur. Aynı dinin yorum farklılıkları bu en büyük din temsilcisinin iradesi ile özdeşleşir.

4- Meşrutiyet : Meşru Arapça bir sözcüktür. Şeriate uygun, şer’an câiz, şeriatin müsaade ettiği şey demektir. Şeriat İlahî kanundur, dinin uygulama ile ilgili hükümleridir. Meşrutiyet de şeriate uygun yönetim demektir. Bu sözcüğe hukuka uygun, yasaya uygun yakıştırması bizim anlayışımızdır. Dolayısıyla meşrutiyet yasal yönetim değil sözde bir seçilmiş meclisin varlığı ile teokratik bir yönetimdir. Meşruluğu yani şeriate uygunluğu bu meclis denetleyecektir. Bu meclisin çağdaş hukuk kurallarını getirmek ve de bu kuralları egemen kılmak gibi bir ödevi yoktur ya da yalnızca sınırlıdır ve çoğu kez gösterişten ibarettir. Meclis hükümdarın yanında kahve dövücüsünün hınk deyicisi rolündedir.

5-Cumhuriyet : Cumhur halk demektir, topluluk demektir. Dolayısıyla cumhuriyet yönetimi de halk yönetimi demektir. Ama adına halk yönetimi demekle yönetim halkın olmuyor. Dünyada pek çok devletin adının önünde ya da sonunda cumhuriyet vardır. Ama o devletlerin hemen hemen hiç birinde halkın yönetimi yoktur. Örneğin dünyada 193 adet resmen tanınan ülke vardır. Ancak bilinen ülke sayısı da 236’dır.
Resmen tanınmış 193 ülkenin 125 adedinin adında cumhuriyet vardır. Adlarına bakarsanız dünyada 125 adet devlet cumhuriyetle yönetilmektedir. Gülüp geçmek gerekir. Afganistan Cumhuriyeti, Angola Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti, Zimbave Cumhuriyeti, Somali Demokratik Cumhuriyeti gibi cumhuriyetler de bunlara dahildir.

6-Demokkrasi : Demos halk, kratos iktidar bu iki sözcüğün bileşimi demokrasi de halk iktidarıdır. Yalandan kim ölmüş. Hangi halkın nasıl bir iktidarı olduğunu yönetenlerimizin (En demokrat ülke biziz) diye övündüğü kendi ülkemizden anlayabiliriz. Avrupa’da bile Hırıstiyan Demokrat Partiler varlığını ve güçlerini sürdürürken dogmatik düşüncelerden kurtulduğumuzu, yönetim yetkisinin tümden halka verildiğini nasıl savunabilir, nasıl söyleyebiliriz?

Sonuç olarak bunca değişime karşın bugünkü yönetim sistemleri başlangıçtaki monarşik sistemin özelliklerinin bir bölümünü üzerinden atamamıştır. Bütün sistemler dönüp dönüp tek adam yönetimine dönüyor. Adını değiştirmekle sistem değişmiyor. Kral değişmekle krallık değişmiyor. Partili seçimler yapmakla halkın temsili sağlanamıyor. Kral gidiyor kral geliyor. Bu söylenenler hemen hemen her bireyin bildiği yaşanan gerçeklerdir. Halk oy veriyor ama temsil edilemiyor. Örneğin, hangi ülke olursa olsun, seçimli yönetimlerde seçmenin yüzde kaçı işçidir seçilenin yüzde kaçı işçidir, seçmenin yüzde kaçı çiftçidir seçilenin yüzde kaçı çiftçidir, seçmenin yüzde kaçı büyük patrondur seçilenin yüzde kaçı büyük patron temsilcisidir? Seçenle seçilenler arasında çıkar ortaklığı var mıdır? Toplumun yapısı, seçmenin yapısı seçilenlerde yoksa, seçilmişlere yansımıyorsa kim kimi temsil ediyor?

Herkesin anlayabileceği kadar açıktır ki günümüzde gerek düşünsel temelde ve gerekse uygulama temelinde çözümlenememiş bir temsil sorunu vardır ve bu sorun yönetimi demokratik olmaktan, halkın iradesine uygun olmaktan çıkarmakta ve monarşik uygulamalara yol açmaktadır. Bu sorun tüm toplumların sorunudur. Yalnızca düşünürlerin, akademisyenlerin, seçkinlerin sorunu değildir. Yöneticilerinse hiç değildir. Düşünce kimsenin tekelinde değildir. Düşüncede kimsenin üstünlüğü ve önceliği olamaz. Bu nedenle herkes düşünmelidir, herkes tartışmalıdır. Halkın seçimi budur, halkın yönetimi budur diyerek ve böylece halkı kandırarak devlet yönetmeye son verilmelidir. Bu oyun bitirilmelidir. Yani aşağıda sunduğum şiirimde belirtmeye çalıştığım gibi insanakıllı insan olmak gerekir :

İNSANAKILLI

Kendi özün gibi kendin ol
İnsanakıllı insan gibi
Kendi sözün gibi kendin ol
Bir can ol canınla can gibi

Maymunakıllılığı bırak
Kaynayarak şap şeker olmaz
Uygarlık maymunlardan ırak
Maymunlukla cennet kurulmaz

İlk önce düşünmeyi öğren
Düşünen ol çoğalt kendini
Yaşamı düşünerek ören
Sağlam tutar kendi bendini

Aklını sepete koyanlar
Bir sepet bile öremezler
Ellerin aklına uyanlar
Gerçek murada eremezler

Prof. Dr. Osman Gökçe
Bilim.ege@gmail.com

Ana Sayfa

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • YANIK KOKUSU
  • EVRENSEL BAYRAM
  • ZERKA
  • SOSYALLEŞME
  • SABAHIM ÇALINDI

Kategoriler

  • Anılar
  • Bildiriler
  • Çevre
  • Duyurular
  • Ericek
  • Genel
  • Güncel
  • Güncel Yazılar
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Ormancılık
  • Öyküler
  • Şiir Seçkisi
  • Şiirler
  • Tarım
  • Yayınlar
  • Yazılar Çevre

Copyright Prof. Dr. Osman Gökçe 2025 | Theme by ThemeinProgress | Proudly powered by WordPress