Skip to content
Prof. Dr. Osman GökçeBu sayfa ulusumun, ülkemin, devletimin ve tüm insanlığın yararına olduğuna inandığım bilgilerimi, deneyimlerimi, düşüncelerimi ve duygularımı ilgilenen herkesle paylaşmak, tartışmak, geliştirmek ve böylelikle doğrularda, güzelliklerde ve iyiliklerde hep birlikte buluşarak çoğaltmak ve bütünleşmek için açılmıştır. Prof. Dr. Osman Gökçe
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
    • Güncel
    • Anılar
    • Öyküler
    • Tarım
    • Ormancılık
    • Çevre
    • Genel
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Bildiriler
    • Kitaplar
  • Şiirler
    • Şiir Seçkisi
  • Ericek
  • Duyurular
  • Fotoğraflar
  • İletişim

ÇOPUR HABBA (CEMİLE KORAL) VE GÜNÜMÜZE IŞIK TUTAN BİR GÖRÜŞ

9 Kasım 2019 0 comments Article Güncel

ÇOPUR HABBA (CEMİLE KORAL)
VE
GÜNÜMÜZE IŞIK TUTAN BİR GÖRÜŞ

Daha önce başlıktaki öğretmenim için şunları yazmıştım :

“Öğrencilerin Çopur Habba’sı yani Cemile Koral’ı anmadan geçemem. Ondan not almada hiç zorlanmadım. Tarih dersi kitabındaki tarih öğrenimi ve bilgileri açısından da pek bir şey anlamadım. Ayrıca DP İl Başkanının eşi olduğu söylenirdi. Bu nedenle de kendisine yakın değildim. Ancak bana göre, o bana belki bunlardan da değerli bir şey öğretti. Sınıfta bazen havasına gelirse bir konuya dalar giderdi. O bu durumlarda anlattığı konuya öyle hakim, anlatımı öyle içten, öyle istekli, ses tonu şiir okur gibi sözcüklere öyle uyumlu ve verdiği bilgiler öyle doyurucuydu ki Çopur Habba gözümde çopur olmaktan çıkar Venüs olurdu. Kendi kendime işte ben böyle bir tarihi seviyorum derdim. Tarihçi olmadım. Ama Cemile Koral öğretmenim sayesinde tarih zevkim ve ilgim hep oldu. Minnettarım kendisine (1)”.

Üzgünüm. Öğretmenimin bende kalan ve benim için en değerli olan görüş ve düşüncesini yazmamışım. Sağsa uzun ve sağlıklı ömürler, değilse ışıklar içinde yatması dileğimle şimdi onu yani çok önemsediğim onun bir görüşünü yazacağım :

“Sınıfta bazen havasına gelirse bir konuya dalar giderdi.” demiştim ya. İşte öyle bir havadaydı bir gün. Haçlıları anlatıyordu. Bu tür anlatımlarını ilgiyle dinlerdim. Geniş geniş anlattı, sözün sonuna geldi.

Haçlıların bir din savaşı olmadığını, kilisenin özellikle devlete ve herkese karşı hükümranlığını ve mal varlığını koruma, geliştirme, artırma ve bu konuda asla ortak istememesinin bir savaşı olduğunu; dinin yalnızca bu amaca yönelik yani kilise hükümranlığın ve varlığının elden gitmemesi ve korunup geliştirilmesi amacına yönelik bir politikanın bir aracı olduğunu söyledi. Dinin maddi varlık kazanımının bir aracı olarak kullanıldığını ve bunun sonucunun da Avrupa için bir yıkım olduğunu belirtti. Üzgün olduğunu ve şimdi ülkemizde de dinin bir para kazanma mesleği ve bir güç ve mal edinme aracı olarak kullanılmaya başlandığını, bunun da ülkemiz için çok kötü sonuçlar doğuracağını vurgulayarak sözü bağladı.

Ben bir voleybol oyuncusuydum. Okuduğum her okulun voleybol takımındaydım ve bazılarında da spor kolu başkanlığı yaptım. O günlerde smaç değil küt derdik. Ben de önce pasör sonra hep kütör olarak oynadım. Bir anlık bir dalgınlığında oyuncunun başına inen kütün ne anlama geldiğini iyi bilirim. Benim de başıma çok gelmiştir. İşte öğretmenimin bu yorumu benim başımda bu top çarpması etkisini yaratmıştı. O dönemde Demokrat Partisi’nin il başkanının eşi olduğu söylenen bir öğretmenin böyle konuşması çok anlamlıydı benim için. Cesaretinin kaynağı eşi olmalıdır diye düşündüm. Ancak işin bu yanını önemli görmedim. Önemli olan söylediği şeydi.

İşte şimdi ben de ülkemdeki manzarayı seyrediyorum ve bu çarpmayı bugün de ve en şiddetlisinden yaşıyorum. Umarım beyin kanaması olmaz.

Toplumda bir beyin kanaması olmadan diyorum ki
Büyük Atatürk’ün 1925’te 677 sayılı Tekke, Zaviye ve Türbelerin Seddine, Türbedarlıklarla Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’nu çıkarmış olmasını övecek ve anlatacak söz bulamıyorum. Yine bu kanunun Atatürk’ten sonraki uygulamalarını, başına gelenleri düşündükçe buna sebep olanları nereye sığdıracağımı ve nasıl tanımlayacağımı da bilemiyorum.

Yokluğunun 81. Yıldönümünde tüm yurttaşlarımı Atatürk’ü anlamaya ve Atatürk’e dönmeye çağırıyorum yalın bir yurttaş olarak.

Osman Gökçe
09.11.2019

1) Osman Gökçe, Bir Uzun Yol-Gözlemler Görüşler, Zeus Kitabevi, 2015, İzmir. http://osmangokce.net/wp/2012/03/04/maratan-oete/

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • YANIK KOKUSU
  • EVRENSEL BAYRAM
  • ZERKA
  • SOSYALLEŞME
  • SABAHIM ÇALINDI

Kategoriler

  • Anılar
  • Bildiriler
  • Çevre
  • Duyurular
  • Ericek
  • Genel
  • Güncel
  • Güncel Yazılar
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Ormancılık
  • Öyküler
  • Şiir Seçkisi
  • Şiirler
  • Tarım
  • Yayınlar
  • Yazılar Çevre

Copyright Prof. Dr. Osman Gökçe 2025 | Theme by ThemeinProgress | Proudly powered by WordPress