OMAR AĞA OĞLUN GELİYOR
OMAR AĞA OĞLUN GELİYOR
Afşin Ortaokulunda okuyordum. Köyümüzün ortaokula giden ilk öğrencisiydim. Ericek’ten gitmiş sınıfın iftihar listesine geçmiştim. Köyüme bir sarı zarf gelmişti. İftihar listesine geçen kara çocuğun babasını kutluyordu. Babam, belki de beni teşvik için bu olayı çok büyütüyordu. Herkese gösteriyordu gelen mektubu. İşte böyle bir ortamda bir kardeşim doğdu. Babam bana “Adını sen koy “ dedi. Çok gururlandım. Onur duydum. Ayağım yere basmıyordu. Baba olduğum zaman anladım. Babam bu davranışı ile bana kimlik vermeye çalışıyordu. Ama o zaman ben olayı ciddiye almıştım.
Gözlüklü ince yapılı bir öğretmendi Türkçe öğretmenim Mümtaz Öğretmen. Beni çok seviyor gözüküyordu. Bizim köyde o yıllarda her evde bir Karacaoğlan kitabı bulunurdu. Ben de Karacaoğlan özentisi ile şiir yazardım. Mümtaz Öğretmen bu şiirleri sınıfta bana okuturdu. Sevincimden uçardım. Hiç tereddüt etmedim. Babama “Adı Mümtaz olsun” dedim. Mümtaz oldu. Mümtaz büyüdü Kurmay Albay Mümtaz oldu. Kardeşlerim bilirler. Hepsi de yani on dokuzu da yüreğimin orta yerinde toplu olarak bulunurlar. Ama Mümtaz biraz farklıydı. O biraz da oğlum gibiydi. Ama beni bıraktı, gerçek babasına gitti.
“Omar ağa oğlun geliyor, Mümtaz geliyor. Bizi bıraktı, seni istedi. Sana telkinde bulunmak haddim değil. Büyüklüğüne sığınarak söylüyorum : O en küçüğümüz sayılır. Beni sensiz bıraktın. Sensizliği en iyi ben bilirim. Onu sensiz bırakma . Ona sahip ol. Güle güle Mümtaz’ım. Ağa ellerinden öperim”.
Osman Gökçe
05.02.2018, Saat 23.30
Bir yanıt yazın