UNUTULMAYA YÜZ TUTAN SÖZCÜKLER DEYİMLER ATASÖZLERİ
Halkbilimle ilgili derlemeler konusunda Gaziantep Lisesi’nden öğretmenim olan Celile Göğüş’ün bir derlemesini aşağıda veriyorum:
BİR KIZ BEBEK HOPLATILIRKEN
Çenesi de kadın lokması
Ağzıma sokasım geldi
Dişleri inci olmuş
Boynuma takasım geldi
Gözleri berber aynası
Silip bakasım geldi
Alnı ramazan ayı
Yüzüne bakasım geldi
Saçları sırma teli
Sırma basasım geldi
Kolları kabak dolması
Ağzıma sokasım geldi
Parmakları yaprak dolması
Alıp yiyesim geldi
Bu güzellemenin arkasında bir de halkbilim konusunda yaptığım bir çalışmayı ilgilenebilecekler için ekte sunuyorum.
Osman Gökçe
25.01.2020
————————————————————————-
UNUTULMAYA YÜZ TUTAN SÖZCÜKLER DEYİMLER
ATASÖZLERİ
Osman Gökçe
bilim.ege@gmail.com
Aşağıda engin gönüllü bir sınırlı çalışma sunuyorum (1). Bu çalışmanın amacı kısaca şunlardır :
1- Türkçede dil taramaları çok başarılı olmuştur. Ancak dil canlı bir varlıktır. Doğar, büyür, gelişir. Dilin bazı sözcükleri, bazı kuralları ve bazı diller tümü ile değişir ya da ölür. Dilin anası o dilin ait olduğu toplumdur. Toplum doğurmaya devam eder. Bu nedenle yeni sözcükler, deyimler, ünlü sözler, dualar, beddualar gibi yeni dil ögeleri ortaya çıkar. Yeni sözcükler, yeni benzetmeler gibi birçok dil ögeleri üretimini diplomalılara bırakırsak dilimiz soysuzlaşabiliyor. Örneğin Osmanlıca oluyor ya da Frenkçe, Grekçe ve bilmem nece gibi birçok dillerin karışımı ile aşurece bir dil ortaya çıkıyor. Türkçe’nin varoluşu, gelişmesi, yaşaması temel olarak seçkinlerin değil halkın bir hüneridir. Elbette bu alanda çok hizmet vermiş ve üretimde bulunmuş aydınlarımızı ayrı tutuyorum ve onlara sonsuz saygılar duyuyorum. Derleme ve tarama bu nedenle her zaman gereklidir ve her zaman var olmalıdır.
2- Dil taramalarında yerel ağızlar da çok önemlidir. Elbette yerel dil taramaları yerel kültürü de yansıtırlar ve bu büyük bir kazanımdır. (Yerel ya da bölge ağızlarının incelenmesi genel dilin gelişmesi için de gereklidir. Ayrıca bölge ağızlarının incelenmesi dilin tarihi ve başka bilimsel dil incelemeleri için de zorunludur.) (2).
3- Bu tür çalışmalar, ne kadar küçük ve sınırlı olurlarsa olsunlar, diğer halkbilim, adbilim, kültür ve benzer alanlardaki çalışmalarda, yol gösterici olmasa bile, bazı düşündürücü, örneğin araştırma konusu seçimi gibi alanlarda bazı ipuçları verirler. Yine örneğin adlandırma kültürü, yer, köy, insan adlandırmaları ve bu adlandırmaların tarihi, siyasi ve sosyolojik açılardan değerlendirmeleri konularında yardımcı olabilirler. Bu da bu çalışmanın amaçlarından birisidir.
Kısaca özetlenen bu amaçlar doğrultusunda yapılan çalışmanın bir bölümünü aşağıda sunuyorum :
a
-Adam olacak çocuk bokundan belli olur : Yiyip içen tosun gibi sıçan çocuk makbuldür.
-Adın ne? Mülâyim : Sert olsan ne olur?
-Adların halk tarafından Türkçeleştirilmesi örnekleri : Ökkeş’ten Hökkeş, Habibe’den Habba, Huriye’den Hürü, Hatice’den Hacce, Tuti’den Dudu, Meryem’den Meriş, Amine ve Emine’den Emiş, Fatima ve Fatma’dan Fatık, Mehmet’ten Memik, Mustafa’dan Mıstık, Mustuk, Süleyman’dan Süllü, İbrahim’den İbiş.
-Ağaç dalı ile gürler : İnsan çevresi ile güç kazanır
-Ağzının domalmasından omar diyeceği belli oldu : Söze başlamasından, sözü eğip bükmesinden ne diyeceği, işe yaramaz bir söz söyleyeceği anlaşılıyor.
-Ağartı : Süt ve süt ürünleri
-Analık : Benim doğduğum ve büyüdüğüm köyde (Ericek, Göksun, Kahramanmaraş) üvey ana sözü yoktu. Biz analık derdik. Analık sözcüğü ile ilgili bir de söz takımı vardı :
Analık
Eski bezden yamalık
Ekmek verir yesin diye
Sumsuk vurur ölsün diye. Sumsuk yumruk demektir.
-Ağnanma : At eşek gibi hayvanların yatarak sırtüstü sağa sola dönmesi
-Ağmak . Işık gibi sessizce akıp gitmek
-At olup kuyruk mu sallayacaksın : Şimdiden sonra at olup da kuyruk mu sallayacaksın demek çağın geçmiş, görkemli günlerin geçmiş demektir
-Alayı : Hepsi,
-Arka gerek arka, ya utana ya korka : İnsanın arkası olması iyidir. Diğerleri arkadakileri saydığı ya da onlardan çekindiği için kişiye bir şey diyemezler
-Avradın korkağı evladın yiğidi iyidir : Korkak kadınlar kendilerini daha iyi korurlar
-Ayakçık : Karda batmamak için ayağa giyilen alet, buna helik de denir.
-Azıcık aşım ağrımaz başım : Çoğa heveslenme, başını ağrıtırsın
b
-Bacıt : Fasulye, akasya ve benzeri bitkilerin içi tohum taneli meyveleri. Manavlarda satılan, yemek yapılan yeşil fasulyelerin her biri bir bacıttır.
-Bayak : Biraz önce
-Bayramınız bayram olsun : Bayramınız mübarek olsun elbette bütün ülkede en çok kullanılan kutlama söz takımıdır. Ancak bayramınız bayram olsun söz takımı da bu bağlamda kullanılır.
-Bayır bayır yanmak : Biber yeyince ağız yanması için kullanılır
-Bayramda it tavlanmaz : Sürekliliği olmayan işten hayır gelmez-Bıdır bıdır söylemek : Durmadan ve daha çok da olumsuz anlamda alçak sesle söylenip durmak
-Beşirik : Beceri
-Bilbil : Bülbül
-Bir dirhem et bin ayıp örter : Çileli (Etli, etine dolgun) insanlar daha güzel görünür.
-Bir yüzü it bir yüzü insan : İki yüzlülük
-Bitekiz/Bir tekiz : Tamamı peşin. Borcunu bitekiz ödedi
-Bizlengeç : Eşeği sürmek için ucu batıcı demirli değnek
-Boğasamak : İneğin boğa istek duyması, çiftleşmeye gelmesi
-Boğazdan düşmek : Yemeden içmeden kesilmek
-Bokunda kılçık çıkmak : Bir suçu ya da günahı ortaya çıkmak
-Bok yiyen peşkirini(Havlu) taşır : Kötü iş yapan kişi yaptığı kötülüğün kirini ortadan kaldırmak için gerekli aracı elinde bulundurur
-Boydak : Elinde, kolunda, sırtında bir şey olmayan
-Börk : Başa giyilen örme başlık. Yoksul aileler fes yerine börk giyerler. Bu da küçümsenir. Ör.: Yağmur yağar gün değer-Şavkına bak şavkına-Ödüş bizden kız istemiş-Börküne bak börküne.
-Büngüldemek : Büngül büngül ses çıkararak kaynamak, ocakta ya da yerden kaynamak
Büydüz : Kambur
c
-Cırmalamak : Tırmalamak
-Cimiz : Taban suyu yüksek olan arazinin üzerinin sürekli ıslak olması, azar azar su sızması. Örneğin cimiz tarla.
-Cip : Bu sözcük bir miktar zarfıdır. Örneğin “Cip de öyle değil” çok da ya da pek de öyle değil anlamındadır
-Çobanın gönlü olursa tekeden teleme çalar :
-Cor : Birden çok aileye ait ve birden çok çeşidi olan karışık sürü
Ç
-Çağal : Taş yığını. Genellikle taşlı tarlaların taşları toplanır tarlanın bir yerine yığılır. O yığına çağal denir
-Çalkama : Çok duru ayran
-Çapkı : Toprak damların üzerine toprağın altına serilen yarılmış ağaç
-Çarpana : Eski püskü ayakkabı
-Çatal yürekli : Çok yiğit, korkusuz
-Çıldır çıldır bakmak : Uyku tutmayan gözlerin bakışı, uyumayan çocuğun bakışı
-Çıtırık : Zor, karışık, anlaşılmaz. Çıtırık ceviz içi zor çıkan ceviz. Çıtırık iş netameli iş
-Çir çekirdeği kadar aklı olmamak : Aklı olmamak
-Çirtik : Yası bir cismin çevresindeki girinti çıkıntılar. Eskiden metal çirtikli para vardı.
-Çirtim : Küçük salkım. Bir çirtimcik üzüm yedi
-Çobanın gönlü olursa tekeden teleme çalar : Teleme kıt koşullarda yapılan bir peynir türü. Tekenin sütü olmaz. Süt olmayınca da peynir olmaz. Ama çoban bir işe gönüllü ise ne eder eder o işi yapar. Bu kural başkaları için de geçerlidir.
-Çok harman yeri dişlemiş : Genellikle, çok erkek değiştirmiş kadınlar için söylenen bir aşağılama deyimidir
-Çövel çövel yürüme : Yeni yürümeye başlayan çocuğun sarsak sarsak yürümesi
d
-Dağ adamı hasta eder sağ adamı : Bilgisiz görgüsüz insanlar sorunlu olur
-Dal yarak, dal daşak : Donsuz, götü açık
-Darıkmak : Dara düşmek, çok sıkılmak
-Deli deprek : bastığı yeri bilmeyen, deli dolu
-Deplengi : Çiğdem, kenger ve benzeri bitkileri sökmek için kullanılan u-cu demirli değnek
-Dıkız : Tavında olmayan, dar. Dıkız tarla sürüm için tava gelmemiş ıslak tarla
-Dışlığı yok : Keyfi yok
-Dinime küfreden nola Müselman (Müslüman) olsa : Kendisi de kötü olanın başkasına kötü demesi
-Doğmadık çocuğa don biçmek : Zamansız iş yapmak
-Dölebine gelmek : İşine gelmek
-Dut gölgesi it gölgesi, söğüt gölgesi yiğit gölgesi : Dut ağacı, meyveleri dökülür, dibini kirletir. Söğüt su başında serin gölgelidir.
e
-Ehliz : İtirazsız, uyumlu.
-Ekmedim bostan, yemedim karpuz : Bir şey yapmadım, bir zararım ve bir günahım yok
Elcek : Eldiven
-Eli ağır : Tokatı güçlü, acıtıcı
-Eli arkasında olma : Başında bulunduğum kurumun hizmet evinde oturan çalışanlarının çocuklarını okula götürüp getiren sürücümüze uyarıda bulundum. İlkokulun yanındaki büyük parkın içine çocukların gitmemesini, gidiş ve dönüşlerde çocukların okulun bahçesinden alınıp okulun bahçesine bırakılmasını emrederdim. Çünkü yerli bir takım insanlar o parkı erkeklerin çekince ile eli arkasında gezdikleri yer olarak tanımlıyorlardı
-Elçim : El dolusu. Ör.: Bir elçim yün. Benim köyümde özellikle yün için kullanılır
-Elden umutlu olmak : Bekar erkekler ya da gözü dışarda erkekler için
kullanılır
-El eliyle yılan tut onu da yalan tut : El elin işine candan sarılmaz
-El elin eşeğini ıslık çalarak arar : Senin eşeğin umurunda mı
-Eli koynunda kalmak : Kimsesiz, çaresiz kalmak
-Elinden sarı öküz saman yemez : Beceriksiz insanlar için söylenir
-Emişiklik : İki ayrı anadan çocuğun aynı anayı emmesi
-Eringecin (Üşengecin) oğlu kızı olmaz : Tembel insan mal mülk sahibi, çor çocuk sahibi olamaz
-Erkek kuşun yuvası olmaz : Yuvayı yapan dişi kuştur
-Esip yağmak . bağırıp çağırmak
-Eşeğin a..na suyu kaçırmak : Olmadık, hoş olmayan bir iş yapmak
-Eşek çamura çökerse sahibinden yiğidi olmaz : Yüklü eşek çamura çökünce en gayretli kişi sahibi olur.
-Evreğeç : Sac üstünde pişirilen ekmeği alt üst çevirmek için kullanılan tahta araç
f
-Fosur fosur sigara içmek : Çok yeğin sigara içmek
g
-Gelinci : Gelini almaya gelen erkek tarafının düğün topluluğu
-Gezen papuç bok getirir : Oraya buraya çok girip çıkan başına iş getirir
-Gicişmek : Kaşınmak
-Gördün bir aş yumul düş, gördün bir oradan sıvış : Nimete koş külfetten kaç
-Göresime : Hasret
-Göt atmak : Çiftelemek
-Götü kurtlu : Oturduğu yerde oturmayan, hop oturup hop kalkan
-Götünde gözü olmak : Kendisinden bir şey gizlenmez, her şeyi görür olanlar için kullanılır
-Götüne kına yakmak : Çok sevinmek
-Götünü yere koymamak : Çok çalışmak
-Götü ile köy yıkmak : Dikkatsizlikten sağı solu yıkmak
-Gözünün kirişi kırılmak : Azıcık uyumak
-Gurkun cücüğü güzün sayılır : İşin sonuna gelmeden önce eldekilerle övünmemek
-Güzlek : Güze özgü. Güzün yapılan iş, güzün oturulan yer, güzlek yayla, güzün yağan yağmur
h
-Habbap : Nalın
-Hakkı bokunu ödememek : Yıktığı yaptığından çok olmak
-Hayrola, bu yıl turaç mı kaldın? : Turaç göç etmeyen bir kuş. Çukurova’nın sıcağını çeker ama yükseklere yaylalara çıkmaz. Osmaniye’de yaylaya çıkamayanlara söylenir bu söz.
-Hatın gerek bey doğura kısrak gerek tay doğura : Oğulun da tayın da iyisi anasındandır
-Her dağın bir dumanı vardır : Kimseyi küçümseme, herkesin de bir gücü vardır
-Him : Temel
-Him atmak : Binanın temelini atmak, kazmak
-Himli : Temelli, sürekli.
-Himli vermek : Birisine bir şeyi almamak üzere vermek
-Höllük : Çocukları beleme toprağı. Çocuklar, elenmiş ısıtılmış toprak beze serilerek o bezle belenirdi
-Hörtük seni de gördük : Övünüp durma, bir işe yaramazsın, seni de gördük
-Hüsmek : Susmak
İ
-İğeşmek : İnatlaşarak yarışmak. Özellikle kadınlar için kullanılır
-İki taş arasında un olmak : Sıkışık durumda olmak, iki değirmen taşı arasında un olan buğday tanesi gibi
-İnce dalan : İnce uzun yapılı
-İt mi İmir gazi mi: Ne olduğu, kim olduğu belirsiz
İtin art ayağı : Çok gezen güvenilmeyen bir aşağılama sözü
-İt sidiği : Bir aşağılama sözü
k
-Kaçmadan vurmaya eli değmemek : Sıkıntılar içinde olup bir türlü olumlu hamleye geçememek
Kancık yalanmadan erkek dolanmaz : Kadın gel gel etmezse erkek gitmez
-Kapsalık : Bahçelerde, açık ağıllarda kapı yerine kullanılan basit kapatmalardır
-Kardaştaki yara duvardaki kovuk : Kardaş kardaşa bile kendi özü gibi ilgili olmaz. Kardaştaki yara duvardaki küçük bir kovuk gibi etkiler insanı
-Kargın : Yeğin. Kargın ateş çok alevli yeğin ateş
-Kavşıt : İki dağın kavıştığı yer
-Kaynım avradı yok idi bir evceğiz olamadım : Karşıda yarışacak (iğeşecek) kimse yoktu hırslanıp doğru dürüst ev kuramadım
-Keçeyi suya atıp çıkar yerini taşlamak : Bir işte yığılmak, artık ne olursa olsun demek, o işte azıcık iyileşme olsa da onu da önemsememek
-Kendi başını bağlayamayan Hunu’ya baş bağlamaya gider : Beceriksizliği yaygınlaştırmak
-Kenkmek : Gagalamak, yemeklerden azar azar tatmak
-Kepir : Kıraç verimsiz arazi
-Kırışmak : Koç, teke, tosun vb hayvanların kafa kafaya vuruşması
-Kısmeti itin götünden çıkar : Rızkı bol olan, her koşulda kısmete konan kimseler için söylenen bir aşağılamadır.
-Kısrak gerek tay doğura hatın gerek bey doğura : İyi tay iyi kısraktan, iyi oğul iyi kadından doğar
-Kıvış yavuş gülmek : Anlamlıca gülümsemek
-Kişiflemek : Gizlice gözetlemek
Kuzlacı : Hamile
-Kuzlamak : Doğurmak
-Kurdalamak :Kurcalamak, karıştırmak
-Kolçak : Önkollara takılan, giysilerin kol kısmını iş sırasında kirlenmeden ve eskimeden koruyan iki ağzı açık silindirik bir bez
-Konur : Onur
-Kulpuna yapışmak : Bir işi yapmaya başlamak
-Kuru yere kurt düşürtmek : Olmadık biçimde sorun çıkarmak
-Küsküç : Çiğdem, kenger vb bitkileri sökmek için cu üçgen yassı demirli değnek, deplengi de denir, küskü
l
-Lingirdek : Hafif kadın için kullanılan bir sıfat
-Lingirdemek : Hafiflik etmek
m
-Mahana : Bahanenin Ericekcesi
-Mal deliye kalması : Diğerlerinin ortadan kalkması ile malın en az hünerli kişiye kalması
n
-Namus öllüğün körü : İstemeden kabul etmek
-Nen çalmak : Ninni söylemek
-Nutku tutulmak : Hiçbir söz söyleyememek
o
-Oflaz : İyi, uygun. Ör.: Oflaz oğlan
-Oğul babasını kendi dövebilir ama yabancıya dövdürmez : Oğulun en kötüsü bile olmamasından iyidir.
ö
-Öküz öldü ortaklık bozuldu : Aradaki iş bitti. Birlikte olmak için sebep kalmadı
-Önü kavurgaç kavuruyor arkası harman savuruyor : Kavurgaç mısır patlangacıdır. Yoksul aile kış günü bir ocakla ısınmaya çalışır. Kapı pencere delik deşiktir. Ocağın başına çokuşup ısınmaya çalışan insanların önü sıcak arkası buz gibidir. Bu deyim bu sefaleti anlatmak için söylenir.
-Ötgel : İyi öten. Ör.: Ötgel keklik çok öten kekliktir. Ötgel kağnı teker mazısının sesi çok çıkan ve çok uzaklardan duyulan kağnıdır. Ötgel kağnısı olmak üstünlük belirtir
-Örkünü üstüne atmak : Çayırda hayvan bağlamaya yarayan kalın ipe örk denir. Örkünü üstüne atmak hayvanın bağını çözmek demektir. İnsanlar için ise onları davranışlarında serbest bırakmak demektir
-Örtme . Toprak damlı evlerde evin önünde eve bitişik üstü ve yanı kapalı önü açık evin bölümü
-Özü dövmemek : Karşıdakine acımak ve ona karşı bir kötülük yapmaya yeltenmemek
P
-Peşkir : Havlu
-Pürtlemek : Kabını patlatıp çıkmak
-Pürçek : Başörtüsü
s
-Salaca : Ölü sedyesi. Ör.: Salacası gelesi (Bir beddua)
-Sap yeyip saman sıçmak : Deli deli konuşmak ya da davranmak
-Satılık : Satlık
-Say say yerine taş koy : Var sandığın işte bir şey yok, boş iş
-Sekiz günlük diriye dokuz günlük yiyecek gerek : Tedarikli olmayı öğütleyen bir söylem
-Sesirgemek : Bir ses olmadığı halde ses varmış, ses gelmiş gibi duyumsamak
-Sile : Ağzına kadar dolu
-Sivtmek : Üzüm salkımını çöpünden ayırıp tanelemek
-Sokurdanmak : Alçak sesle karşıt olarak söylenmek
-Soyka : Ölüden kalan giysiler
-Sömek : Mısır koçanı
-Suçukmak : Kendisini suçluymuş gibi duymak
-Sümdük : Her gördüğünden uman, onun bunun sofrasına oturan kimse
-Süngüç : Başparmakla işaret parmağının uçları arasındaki uzaklık
-Süpürgeye sıçmak etrafına saçmak : Beceriksizce işler yapmak
-Süyüm süyüm/Siyim siyim ağlamak : Sessizce iplik iplik ağlamak
-Süzünmek : Sessizce poz verircesine görüntü vermek
t
-Takma ad örnekleri : Boku yoğun, Boşgezen, Burnu Kara, Gavuz . Bu sözcükler yalnızca örnek için alınmıştır. Bunun amacı bu konuda ayrı ve geniş çalışmalar yapılması dileğidir
-Taman : Anımsatma edatı. Ör.: Taman gelirim demiştin ya
Tarlayı taşlı yerden kızı kardaşlı yerden almalısın : Kardaşlı kızların namusunu korudukları varsayımına dayanır
-Taydaş : Akran
Tevir : Çeşit. Tevir tevir iş geldi başıma.
-Topuğu götüne değmek : Çok sevinmek
u
-Ulum ulum ulumak : Köpeğin uzun uzun uluması. Kötü ya da uğursuzluk anlamında kullanılır.
-Umsuluk : Her gördüğünden uman ve bu durumu adeta hastalık haline gelen kişi
-Un ufak olmak : Ezilmek, ufalanıp parça parça olmak
-Uylaşmak : Uzlaşmak
ü
-Üstüne gök gürlememiş : Çok zayıf, yem yiyecek bulamamış
-Ütük : Bir şeye çok düşkün, bir şeye vurgun. Bizim oğlan o kıza ütük olmuş, vazgeçmiyor
y
-Yağar : Yük hayvanlarının sırtına vurulan semerden belinde açılmış yara
-Yağmur yağmadan sele gitmek : Aceleci, telaşlı davranmak
– Yamışmak : Birine yaslanmak
-Yannık : Tulum çıkarılan ve yerde içine yoğurt koyulup yayılarak yağ elde edilen küçükbaş hayvan derisi. Aynı deriden yayık da yapılır. Ancak yayık üç ayaklı olur. Ya da yayık ağaçtan yapılır.
-Yaralı parmağa işememek : Hiçbir yardıma yanaşmamak
-Yarımlağı : Yarım büyüklükte olan ölçek
-Yartnaç : Kalın odunlardan uzunlamasına yarılarak ortaya çıkan odun
-Yazmak : Yere bir şey sermek. Yer yatağı için yatağı yaz denir.
-Yer hasta içer hasta çam gibi sıçar hasta : Yer içer hastayım diye bahane eder
-Yıldızı dişi olmak : İtici olmamak, devamlı sempatik olmak
-Yörep : Sarp yamaç.
-Yumuş : İş havalesi
-Yüzünü görenin eşşeği bırakır (Düşük yapar) : Çok çirkin ya da çok itici yüzü ve davranışları olanlar için söylenen bir aşağılamadır
-Yüzünün suyunu dökmek : Utanarak istekte bulunmak
-Yüzü soğuk olmak : Asık suratlı olmak
1- (Engin gönüllü) yerine yaygın olarak (Alçak gönüllü) söylemi kullanılmaktadır. Genelleştiremem, ancak benim köyümde alçak sözü, cinsellik de içinde olmak üzere her türlü alçaklığı olan kişilere yakıştırılan ve onlar için kullanılan bir sıfattır. Gönüle alçaklık yakışmıyor ve ben hep (Engin gönüllü)’yü kullanıyorum.
2- Ömer Asım Aksoy, Gaziantep Ağzı I, Gramer (Fonetik-Morfoloji-Sintaks), Başka Diller ve Ağızlarla İlgiler, Halk Ağzından Parçalar, 1945.
Bir yanıt yazın