Skip to content
Prof. Dr. Osman GökçeBu sayfa ulusumun, ülkemin, devletimin ve tüm insanlığın yararına olduğuna inandığım bilgilerimi, deneyimlerimi, düşüncelerimi ve duygularımı ilgilenen herkesle paylaşmak, tartışmak, geliştirmek ve böylelikle doğrularda, güzelliklerde ve iyiliklerde hep birlikte buluşarak çoğaltmak ve bütünleşmek için açılmıştır. Prof. Dr. Osman Gökçe
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
    • Güncel
    • Anılar
    • Öyküler
    • Tarım
    • Ormancılık
    • Çevre
    • Genel
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Bildiriler
    • Kitaplar
  • Şiirler
    • Şiir Seçkisi
  • Ericek
  • Duyurular
  • Fotoğraflar
  • İletişim

OZAN İBRAHİM BALTACI

10 Mayıs 2020 0 comments Article Genel

OZAN İBRAHİM BALTACI

Ozanlar, içinde yaşadıkları halkla birlikte halk kültürünü yaratırlar, yaşatırlar ve yayarlar. Böylelikle halkın maddi ve manevi tüm kültürünü inceleyen, araştıran halkbilim dalına ve halkbilimcilere de veri sağlarlar ve katkılarda bulunurlar.

Karacaoğlan olmasaydı sevgiyi, sevdayı böylesine bilemezdik belki. Mendili gülün dalında kurutamazdık. “Yiğit sevdiğinden soğur sarılmayı sarılmayı” diyemezdik. Yunus olmasaydı garibi nasıl anlatırdık? Erzurumlu Emrah olmasaydı kimin elinden tutardık da “Çıkam dağlara dağlara” derdik? Kaygusuz Abdal öğretmedi mi bize “Kıldan köprü yaratmışsın-Yiğit isen geç a Tanrı” başkaldırısını. Aşık Veysel olmasaydı toprağı, Köroğlu olmasaydı direnişi, Pir Sultan olmasaydı dostun gülünü bu kadar derinden anlayamazdık. Ağıtlarımız olamazdı belki, yalnızca gözyaşı kalırdı gidenlerin arkasından. Türkülerimiz olamazdı belki. Sesimizi, sazımızı, renklerimizi kısaca bizi anlatan türkülerimiz olamazdı. Öksüz kalırdık, sessiz kalırdık, bizden sonrakilere bizi anlatamazdık.

İyi ki onlar varlar, ozanlar varlar. Onlar bizi yaşar, bizi anlatırlar. Eli eren, gözü gören herkim varsa bizden yana, demem o ki halktan yana, emekten yana, insandan yana herkim varsa onların bu çabasına, karşılıksız ve ödünsüz bu doğaçlama hizmetlerine hizmetçi olmalı, katkıda bulunmalıdır. Bu duydular ve düşüncelerle bir ozanımızın, Ozan İbrahim Baltacı’nın şiirlerinden bir demet sunuyorum sizlere.

İbrahim Baltacı Kahramanmaraş ili, Göksun ilçesi, Ericek köyü Havcılar obasındandır. Doğduğu(1959) yerde yaşamaktadır. Şiirleri henüz bir yerde yayımlanmış değildir. Kendisinden 30 şiirini aldım ve web sayfamda yayımladım. Aşağıda bu şiir demetinden birisini sunuyorum.
Saygılarımla.

Osman Gökçe
09.05.2020

YÜRÜ BİRE BERİT DAĞI

Yürü bire Berit Dağı
Eksik olmaz kışın senin
Sevda nedir bilir misin
Var mı ola eşin senin

Yaylalarda duman tüter
Yamaçlarda şahin öter
Baytaran savruğun biter
Çiçek kokar başın senin

Karşıdan Binboğa bakar
Her dereden bir su akar
Mor menevşe kekik kokar
Mücevherdir taşın senin

Kayalarda keklik öter
Türlü türlü otlar biter
Hasretin beterden beter
Cennet bağı döşün senin

Karnıyarık senden çıkar
Ne güzel çağlayıp akar
Coşar da bentleri yıkar
Coşup taşmak işin senin

Baharları yenilersin
Güz gelince sinilersin
Kara kışta inilersin
Yas olmasın yaşın senin

Malcılar yaylana konar
Pırıl pırıl güneş yanar
Kimi su başına iner
Gökte uçar kuşun senin

Sende doğdum sende kaldım
Kayalarına yaslandım
Bütün dünya sensin sandım
Yeter bana düşün senin

Güzeller yaylaya çıkar
Baltacı güzele bakar
Ay doğunca ışık yakar
Yıldızlar yoldaşın senin

İbrahim Baltacı

1. KÖYÜM

Serindir dağların soğuktur suyun
Çok göresim geldi Ericek seni
Yok bir eksikliğin bir kötü huyun
Çok göresim geldi Ericek seni

Yaz gelince suyun coşkun akıyor
Baytaran savruğun ne hoş kokuyor
Obalar sürüyle dağa çıkıyor
Çok göresim geldi Ericek seni

Meyvelerin türlü türlü yetiyor
Her çeşitten çiçek sende bitiyor
Bağda bahçelerde bülbül ötüyor
Çok göresim geldi Ericek seni

Baltacı gör beni n’oldu hâllerim
Bükülüyor zaman geçti bellerim
Hasretinden dönmez oldu dillerim
Çok göresim geldi Ericek seni

2. KADER AYIRDI

Yüce dağlar sıralandı araya
Melhem yoktur sinemdeki yaraya
Kader attı beni ordan oraya
Kader aman bilmez ayırdı bizi

Senden ayrılalı iflah olmadım
Bu dünyada senden sonra gülmedim
Yollar kesik beller kesik gelmedim
Kader aman bilmez ayırdı bizi

Baltacı’yım iki gözüm kan akar
Bu hasretlik kor ataşta can yakar
Köyüm burcu burcu burnuma kokar
Kader aman bilmez ayırdı bizi

3. BİRGÜN GELİRİM

Güneş olsam dağınıza doğardım
Bülbül olsam bağınıza konardım
Düşte görsem gerçek diye kanardım
Ağlama sevgilim bir gün gelirim

Arkasında başı yüce ak dağlar
Önü koca bol verimli ovalar
Çok özledim kınamayın ağalar
Ağlama sevgilim bir gün gelirim

Baltacı da derki sarptır yollarım
Yaban eller değdi soldu güllerim
Fidan iken kırık dökük dallarım
Ağlama sevgilim bir gün gelirim

4. MEMLEKETİM

Kömürler’den öte yolu ayrılır
Dondurması Avrupa’ya yayılır
Sütçü İmam tarihlerde yazılır
Özledim özledim Maraş ilini

Gaz lambası çıra yakar köyleri
Haksızlığa diken olur tüyleri
Yaman güleş tutar Böke beyleri
Özledim özledim Afşin elini

Düşmana saldırır kurşun atarık
Yaylalarda çadır kurup yatarık
Ayrılığı aşımıza katarık
Özledim özledim Göksun elini

Albistan İçmesi Berit Yaylası
Şifadır dertlere temiz havası
Ericek’te kaldı gönül sevdası
Baltacı özledim ata elini

5. ZALIM FELEK

Bir mektup gönderdim cevap gelmedi
Kadir Mevla’m neden bana gülmedi
Sevdiğim yârimi bana vermedi
Ne yaptım ben sana ey zalim felek

Mektubunu okuyunca ağladım
Yüreğimi hançerimle dağladım
Yollarımı gurbetlere bağladım
Bu nasıl bir dertmiş bilmedim felek

Selamı gelince gözlerim doldu
Gurbetlerde bana bak neler oldu
Garip Baltacı’nın gülleri soldu
Ne yaptım ben ey zalim felek

6. İLİMİZ

Gurbet ellerinde soldu gülümüz
Saraycık’tan aşar gider yolumuz
Kahramanmaraş’tır bizim ilimiz
Gitsek varır m’ola yolumuz köye

Püren’den aşarak Göksun’a iner
Köyüme varınca her yerim güler
Belki yar da gelir yaşımı siler
Kurbanlar kesilsin canımız köye

Baltacı yeter de dindir sızını
Yar aşkına çal da inlet sazını
Bu dünyaya kapatmadan gözünü
Feda olsun bütün varımız köye

7. KÖYÜMDE BAHAR

Köyümüzde yaz ayları gelince
Yaylalarda soğuk sular akınca
Güzelleri yaylalara çıkınca
Gönlüm güler yüzüm güler sevgilim

Dağlarımda bin bir türlü çiçekler
Uçuşurlar türlü türlü böcekler
Ovamızda yeşil yeşil göcekler
Gönlüm güler yüzüm güler sevgilim

Git Baltacı bu baharda köyüne
Hazırlık yap istediğin düğüne
Er uşak ver atanızın soyuna
Gönlüm güler gözüm güler sevgilim

8. SİL DE GİDELİM

Azdı yine yaralarım kanıyor
Yüreğime ataş düştü yanıyor
Ne gelen var ne de kimse anıyor
Gel de gözyaşımı sil de gidelim

Senin sevdan beni verem ediyor
Aslı gibi yakıp Kerem ediyor
Bu hayatı bana elem ediyor
Gel de gözyaşımı sil de gidelim

Bir bak bana hâlim neler oluyor
Bahçemdeki son gülüm de soluyor
Baltacı’nın çok yok ömrü doluyor
Gel de gözyaşımı sil de gidelim

9. ALLI KARALI

Yare mektup yazdım allı karalı
Taa ezelden benim bağrım yaralı
Aramızda yüce dağlar sıralı
Yol verin gideyim sılaya dağlar

N’olur dağlar yol verin de gideyim
Kara saçlı hasretimi göreyim
Usul boyu ince beli sarayım
Yol verin gideyim yârime dağlar

Gözü yaşlı geldim gurbet ellere
Umut diye sürüklendim sellere
Kimler koydu beni böyle hâllere
Yol verin gideyim köyüme dağlar

10. NEYLEYİM

Aşkın ataşına dağlatma beni
Yoksul garip gibi ağlatma beni
Esir gibi ipe bağlatma beni
Seni bana vermeyene ne deyim

Bana mesken ettin susuz çölleri
Haram ettin büyüdüğüm elleri
Koklatmadın koynundaki gülleri
Seni bana vermeyene de deyim

Baltacı da senden vaz mı geçecek
Doldur ağıları ver de içecek
Eğer vermezlerse alıp kaçacak
Seni bana vermeyene ne deyim

11.AĞLARIM

İğde çiçek açmış kokuyor dalda
Gönlüm bir çiçekte bir gonca gülde
Muradım kalmasın gel kara yerde
Kavuşmazsam için için ağlarım

Ömrüm geçti murat alıp gülmedim
Kaç yıl oldu gül yüzünü görmedim
Yemin olsun kimseleri sevmedim
Kavuşmazsam için için ağlarım

Baltacı da der ki neden yaratan
Sana zevk mi verir gurbette yatan
Ben miyim aşına ağılar katan
Kavuşmazsam için için ağlarım

12. BEDDUA

Hani senin o verdiğin sözlerin
Mil çekile kör olaydı gözlerin
Tutmaz olsun sızılasın dizlerin
Dermanını bulmayasın sevgilim

Benim ahtım yerde kalır mı ola
Tomurcukken gonca güllerin sola
Başından gitmesin bin türlü bela
Sürünüp de ölmeyesin sevgilim

Sen beni yaktın ya Hak seni yaksın
Her bir yerlerinde kanserler çıksın
İki gözün iki önüne aksın
Mutluluğu görmeyesin sevgilim

Baltacı da der ki bükülsün belin
Çürüsün ağzında kurusun dilin
Tutmaz olsun hem ayağın hem elin
İflah olup gülmeyesin sevgilim

13. AĞLATMA BENİ

Ah yar azgın azgın bakma yüzüme
Ataş attın yanıyorum özüme
Kanlı yaş doldurdun iki gözüme
Ne olur sevgilim ağlatma beni

Nolur yorma beni yokuşa sürüp
Yüz çevirme benden ellere uyup
Şu garip gönlümü dertlere koyup
Genç yaşımda kara bağlatma beni

Baltacı da der ki dinle sözümü
Söndür sinemdeki yanan közümü
Sensizliğe mahkum etme özümü
Kızgın demirlerle dağlatma beni

14. YÜZÜN GÜLMESİN

El içinde gezer hâlin kalmasın
Her gün ağlamaktan yüzün gülmesin
Yetmiş yaşayasın kimse almasın
Ömür boyu yuva kuramayasın

Sana soruyorum cevap ver bana
Açtığın yarayı saracak mısın
Ömrüm tükeniyor bak yana yana
Perişan hâlimi görecek misin

Senden aldım derdi sende ilacı
Gör şu hâlimi de birazcık acı
Ne zenginim ne de göz boyayıcı
Böylece severim diyecek misin

Bilmem bu sözlere karnın tok mudur
Sevenlere hiç acıman yok mudur
Yoksa benden ayrı dostun çok mudur
Bir zaman beni de sevecek misin

Ömürler bitiyor yüzüm gülmedi
Baltacı da muradına ermedi
Öleyim dedi de daha ölmedi
Ölürsem murada erecek misin

15.BERİT DAĞI

Berit seni övsem övsem az gelir
Baharda çağlayan suyun var Berit
Kışın biter yayla gelir yaz gelir
Kıvrım kıvrım giden yolun var Berit

Elmastan kıymetli toprağın taşın
Bazen efkarlanır dumandır başın
Yolların kapanır aşılmaz kışın
Gelinlik giyinmiş hâlin var Berit

Pınarından su içenler ölür mü
Seni görmeyenler murat alır mı
Bilmem bu güzellik böyle kalır mı
Tükenmez çiçeğin gülün var Berit

Suların çağlayıp aktığı zaman
Mor menevşe boynun büktüğü zaman
Bülbül figan edip öttüğü zaman
Aşkları söyleyen dilin var Berit

Bana vaat ettiğin sözlerin vardır
Sevdaları çalan sazların vardır
Baltacı’nın aşkı kızların vardır
Aklımda kalaklı gelin var Berit

16. ERİCEK

Arkasında Berit dağı sıralı
Yüreğime bir ok değdi yaralı
On beş yıldır gurbet elde kalalı
Özlemini çekiyorum Ericek

Esendere çağıl çağıl akarken
Yaylalara gelin kızlar çıkarken
Bahar ayı burcu burcu kokarken
Özlemini çekiyorum Ericek

Baltacı da gurbet elde kalmışım
El elinde sararmışım solmuşum
Yoksulluk yüzünden mahkum olmuşum
Göz yaşımı döküyorum Ericek

17. İZİN VER KOMUTAN

Beş yıl oldu bir güzeli severim
İzin ver komutan yâre gideyim
Emrinizde bir askerim bir erim
İzin ver komutan yâre gideyim

Biraz darılmıştık ağladı kaldı
Çok üzüldüm diye bir mektup saldı
Bu ayrılık bana bir ömür geldi
İzin ver komutan yâre gideyim

Anası babası vermem diyormuş
Ben de başkasına varmam diyormuş
Benden başkasını görmem diyormuş
İzin ver komutan yâre gideyim

Baltacı da derki ayrılmam yârdan
Kavuştursun bizi yüce yaradan
Bir emirle beni gönder buradan
İzin ver komutan yâre gideyim

18. TREN

Yağıyor yağmur da bulanır sular
Yolun Maraş’a mı doğru çek tiren
Tutukluyum bana kapalı yollar
Yolun Maraş’a mı doğru çek tiren

Yirmi yaşıma yenice girdim
Yüreğimi köyde bir kıza verdim
Anayı babayı kalır bilirdim
Yolun Maraş’a mı doğru çek tiren

Dağdan taş düşmesin rayına senin
Bir zarar gelmesin yayına senin
Payımı veririm payına senin
Yolun Maraş’a mı doğru çek tiren

19.ASKERLİK

Askerin yatağı hep bir sırada
Nöbetçi askerler gezer arada
Hasretle geçiyor günler burada
Kimseler teselli etmez neyleyim

Koğuşun duvarı mavi boyalı
Usandım günleri tek tek sayalı
Gözümden gönlümden çıkmaz hayali
Memleket karşımdan gitmez neyleyim

Subaylar ders verir askerler dinler
Dertli Baltacı da ah çeker inler
Saatler ay oldu yıl oldu günler
Saymakla dertlerim bitmez neyleyim

20. DARA DÜŞESİN

Sevdiğim Allah’tan dileğim budur
Pervaneler gibi nara düşesin
Sevdanın elinde derdinden kudur
Garip bülbül gibi zara düşesin

İki yakan bir araya gelmesin
Hiç kimse yaşını gelip silmesin
Başından karalı bulut gitmesin
Umudun olmadık çora düşesin

İki gözün iki önüne aksın
Beni böyle yakan seni de yaksın
Yıkık bir viranda tek kalacaksın
Sen de benim gibi dara düşesin

İki dünyada da yüzün gülmesin
Adın unutulsun kimse bilmesin
Ölürken başına imam gelmesin
Çok yılanlı mezarlara düşesin

21. YÜRÜ BİRE BERİT DAĞI

Yürü bire Berit Dağı
Eksik olmaz kışın senin
Sevda nedir bilir misin
Var mı ola eşin senin

Yaylalarda duman tüter
Yamaçlarda şahin öter
Baytaran savruğun biter
Çiçek kokar başın senin

Karşıdan Binboğa bakar
Her dereden bir su akar
Mor menevşe kekik kokar
Mücevherdir taşın senin

Kayalarda keklik öter
Türlü türlü otlar biter
Hasretin beterden beter
Cennet bağı döşün senin

Karnıyarık senden çıkar
Ne güzel çağlayıp akar
Coşar da bentleri yıkar
Coşup taşmak işin senin

Baharları yenilersin
Güz gelince sinilersin
Kara kışta inilersin
Yas olmasın yaşın senin

Malcılar yaylana konar
Pırıl pırıl güneş yanar
Kimi su başına iner
Gökte uçar kuşun senin

Sende doğdum sende kaldım
Kayalarına yaslandım
Bütün dünya sensin sandım
Yeter bana düşün senin

Güzeller yaylaya çıkar
Baltacı güzele bakar
Ay doğunca ışık yakar
Yıldızlar yoldaşın senin

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • YANIK KOKUSU
  • EVRENSEL BAYRAM
  • ZERKA
  • SOSYALLEŞME
  • SABAHIM ÇALINDI

Kategoriler

  • Anılar
  • Bildiriler
  • Çevre
  • Duyurular
  • Ericek
  • Genel
  • Güncel
  • Güncel Yazılar
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Ormancılık
  • Öyküler
  • Şiir Seçkisi
  • Şiirler
  • Tarım
  • Yayınlar
  • Yazılar Çevre

Copyright Prof. Dr. Osman Gökçe 2025 | Theme by ThemeinProgress | Proudly powered by WordPress