PERŞEMBE DELİLERİ
PERŞEMBE DELİLERİ Arjantin Bin dokuz yüz yetmiş beş Meclis Başkanı Italo Argentino Luder Vurun dedi Vurdular Otuz bin insan kayıp Ölüm Uçakları uçtu İnsanlar yağdı gökten Issız ormanlara Uzak okyanuslara Cesetler paramparça Cesetler balıklara yem Buenos Aires Yani Güzel Havalar kenti Kankızıla boyandı Ormanlar ağladı Okyanuslar ağladı Buenos Aires ağladı Gökyüzü suskun Tucuman’da Antonio Domingo
İMANÖLÇER
İMANÖLÇER Tanrı seni müfettiş mi atadı Kullarımın günahını yaz diye Ödül için cenneti mi adadı Münkirlerin mezarını kaz diye Kitabında vekâlet mi verdi de Günahlıyı günahsızı seç dedi Sende kutsal birçok cevher vardı da İsteyince sen yerime geç dedi Müslümanın inancını kim tartar İmanölçer var mı senin tartında Ölç kendini bak bakalım kaç kantar Kaç
VUSLAT İÇİN
VUSLAT İÇİN Şiirlerimden senin için seni seçtim Bu akşam sensiz gibi senli bir aleme geçtim Vuslat gibi saydım dayanılmaz hasreti Vuslatla tokuşturdum vuslat için içtim Osman Gökçe Baytaran
SEVDA
SEVDA Sevda sevda ise yürekte yaşar Yazıda resimde dilde değildir Sevda coşar ise yürekte coşar Denizde dalgada yelde değildir Osman Gökçe Baytaran
GÜLÜN RENGİ
GÜLÜN RENGİ Gülün rengi kırmızı iken güzeldir Eline diken batmayan bunu bilmez Havva’dan beri bu böyledir ezeldir Bedeli ödenmeden Leyla sevilmez Osman Gökçe Baytaran
ANILAR
ANILAR Anılası olmasa da bizimdir Sokakta bir öksüz çocuk misali Kar üstünde acemice çizimdir Suya düşen mavi boncuk misâli Osman Gökçe Baytaran
YENİK AŞKLAR
YENİK AŞKLAR Bir yeniyetme çobandı Dönekız Yörük Aydınlılar’dan Babasının kuzularını güderdi Dalında tüfek Elinde değnek Gezerdi döne döne dağları Yedeğinde bir Kurtkıran köpek Islık çalardı türkü çağırırdı Başımı döndürürdü Dönekız Deli kız Bana deli oğlan derdi Dağları dar ettiler Ot kalmadı Otlak kalmadı Ardıçlı yamaçlar soyuldu Ardıç da yok ardıç kuşu da yok artık Çiçekli
KARA SAÇLININ AHI
KARA SAÇLININ AHI Dağlardan yuvarlandım Çağlayan sularla aktım Berit’ten Binboğa’dan Şar Dağı’ndan aşağı Vardım Üngüt Köprüsü’ne Sordum Elinde sazı Yüreğinde sızı olan gezgin ozana “Maraş’ın yolu nerden gider “ dedim Baktı yüzüme Oturdu köprünün düzüne Kucakladı sazını “Neredensin” dedi Dokundu tele “Ağıtlar ülkesinin başkenti Koca Maraş” dedi Göksunlu Körünoğlu’nun Ağıdını Çaldı çağırdı “Aşklar ve aşıklar
KÜÇÜK ASYA’M
KÜÇÜK ASYA -Ülkemin tüm Asyalarına- Küçük Asya’m Anadolu’m Okullum Oku Oku ama öğren Oku öğren ve düşün Düşün tüm önyargılardan uzak Kendine inanarak Düşün din dahil Tüm dogmalardan kurtularak Asya’m Anayurdum Atayurdum Oku Öğren Düşün Ama düşünceyi kasalara kilitleme Uygula Egemenlik kötülerde kalmasın İyiler kötülere boyun bükmesin Egemenlik doğruların Egemenlik emeğin Egemenlik hakkın ve halkın
AYAKLAR
AYAKLAR Denizden çıktım Uzandım uzun oturağa Sırtımı yasladım arkalığa Ayaklarıma Ayak parmaklarıma baktım Yerinde duruyorlardı Gür bir sazlıkta ten rengi kamışlar gibi Düzgün ve sevimliydiler Hoşuma gitti Güldüm Mutlu oldum Ama anında bir şimşek çaktı Bir mayın patladı Bir bomba patladı beynimde Yanımdakiler toprağa Ben Gata’ya düştüm Büyükler geldiler Basınla birlikte Beni öptüler övdüler Gururumu