KÜÇÜK EV
Tümünün kökleri avuçlarımda bitenDallarında Arap bülbülleri ötenAğaçlar içine gömülüÖnünde mineler, gelin duvakları, Japon gülüBahçesinde öbek öbek, kucak kucak sardunyalar dikiliBir küçücük evdi benim evimKarlı dağlarımdanYitik tarlalarımdanYıkık baba ocağımdan sonraTek sığınağımdıAllahaısmarladık Osman GökçeEsendere Akardı, 2009
KENDİNİ ARAYAN ADAM
Alıp başımı giderimKaybolurum kırlardaÇobanaldatan kuşları aldatır beniHa yakaladım, ha yakalayacağım diye koşarım peşlerindenYakalayamam Keklikleri uçururum keven arasındanKollarım sarı savruğa uzanırBaytaran kokusu gelir burnumaBaytaranı bulamam Deli miyim benÇekip gidiyorum böyle kendi kendimdenGerçek beni mi arıyorum umutsuzcaBir zamanlar bıraktığım ellerdeBilemem Osman GökçeEsendere Akardı, 2009
İNSAN OLMAK
İnsan olmak ortak yanımızEy insanlarVar olsa da başka türlü sananlar Benzer damarlarda dolaşır kanımızHepimiz aynı çamurdan yapılmışızAcıkır, susar, ağlar, gülerizAşık olur, severiz Ayrı olsa da dinimiz, peygamberimizFarklı olsa da ırkımız, ecdadımızUzak coğrafyalarımız benzemese de birbirlerineBütün insanlar hep aynıyız Osman Gökçe Esendere Akardı, 2009
İĞDE ÇİÇEKLERİ
Bir serin sabahBozkırda baharGülen güneşVe senVe doludizgin esenBahar yeliKim bilir görmeyeliBöyle bir hayaliYıllar yılı değil, asırlar yılı olduAma daha dün gibi taze, dün gibi yakınBurnuma iğde çiçeklerinin kokusu doldu Ben olurum ya da olmamEğer sen varsanYaşıyorsanBozkırda bir boz yapraklıYapraklarında bozkırların sırları saklıBir iğde ağacı görürsenDuyarsan kokusunu çiçeklerininİğde çiçekleri kadar güzel gözlerininAnısı için altında oturBir nefes al,
HAYALİNE KURBANIM ÇOCUK
Hayaline kurban olduğum çocukGönlünü gönlüme bağlayana hasretimDilinden bal akanTeni toprakSaçı güneş kokan çocukÇocuk yüreğimi sevdalarla dağlayana hasretim Kalem tutan ellerine kurbanım çocukSana yazmayı öğretenSevmeyi öğretenSevdası başında duman duman tütenVe ceylan gözleriyle ağlayana hasretim Bastığın topraklara kurbanım çocukÇocukluğunu çiçeklerine verdiğinUmutlarınıUmut tohumlarını üzerine serdiğinYanık topraklara kurbanım çocuk Güneş gözlerine kurban olduğum çocukGüneş battıAy battıSöndü yıldızların ışığıVe tüm umutlar bittiGüneş gözlerinde
HÂLİ YUKA
Halı Yuka, yumruk kadar bir adamŞapkasının kenarı yırtıkKör olmasına kör değildi ammaKaşık kadar yüzünde iki göz, iki kör kuyuIşığı sönmüş artıkDizdonu yokDurdu bacının kıçında, Halı Yuka’nın eşiHavalar da soğuk mu soğukÇile çekmektir bütün işiBir oğlu var Dikkini DurmuşZırtıkHa durmuş, ha durmamışİtyemezin biriKızı Kavlak EşeHer yeri kavlakNe murat aldı, ne gün gördü, ne neşeGelin gitti gurbeteHorladılar,
GÜLCEMALİM
Hep kalkarken biniyorum trenlereGözü kör olsunBir yarım istasyonlarda kalıyorSaat on ikiye beş kalaDaha iyiler, daha güzeller hep terk ettiklerimİnanmıyorum artık masallara Azarlanıp, itelenip, simitleri dökülen çocuk benimÇarşıda, pazardaPamuk tarlalarında çapacı, işçi meydanlarında hamalımOkudum, yazdım, öğrendim pek çok gerçekleriNe kendime yar oldum, ne de kendimde yaşattıklarımaDuman duman benim halimBildiklerim, bilmediklerim neye yarar?Hepsi aynı kapıya çıkıyor gülcemalim Osman GökçeEsendere
GÜN BATIMINDA GÜNEŞ
Gün batımında güneş Berit Dağı’nın karlarına vurduğunda Karlar ne renk alır bilir misin? Bilemezsin Çünkü sen bunu hiç görmedin Hiç rastlamadın ne benzeri ne de eşineGün batımında güneş Berit Dağı’nın karlarına vurduğunda Gel desem arkamdan gelir misin? Gelemezsin Çünkü çıplak ayaklarınla Basamazsın harlanan karların ateşineGün batımında güneş Berit Dağı’nın karlarına vurduğunda Görüntün düşer gökkuşağı gibi
GÜNLERDEN BİR GÜN
Yıllardan bir yılMevsimlerden bir mevsimVe günlerden bir günSenin nikahlandığın günYağmur yağıyordu kentin orta yerineGözyaşlarıma eşlik ediyordu semalarNice yağmurlar geldi geçti o günden sonraAma, dinmedi bendeki sağanakVe hala gözyaşlarıma dar geliyor deryalar Günlerden bir günSenin nikahlandığın günKent boşalmıştıNe parklarda oynayan çocuklarNe sokaklarda aceleci kalabalıklarNe de kent kalmıştı yerindeSen yoktun yaHer şey yoktu Osman GÖKÇEEsendere Akardı, 2009
GÖÇ HAZIRLIĞI
Bir göç hazırlığı havasındayım Hep bir şeyleri unutacakmışım gibi geliyor bana Son anda, telaşlaNeyim varNe götürebilirimNe işe yarar ki diye düşünüp duruyorumYorgun bir başla İlk olarak Bir kalem bir de defter geliyor aklımaNe var ne yok oralarda yazmalıyım diye, dosdoğru Kehanetlerden, kerametlerden, muzicelerdenErmişlerden, dervişlerden, yemişlerdenVe bilcümle bilmeyen bilmişlerden uzakHilesiz, hurdasız olmalıdır mutlakKimin varsa yalanı açığa çıkmalıdırSonra? Sonrası