BAŞKA ZAMAN
İki eli önündeSüklüm büklüm duruyorMüdürün karşısındaSıkıntıdan şapkasını buruşturuyorNasırlı avuçlarındaNice beklemeden sonra çıkabilmiş huzuraDerdini anlatmaya zaman yokMüdür meşgul“Şimdi işim var başka zaman” diyorŞaşardım zaten, dinleseydi kazaraÇünkü zaman darZaman kıtVakit nakitAma, “Başka zaman” bol Herkesin başına gelebilirYanabilirsiniz Kerem gibiMecnun gibi düşebilirsiniz çöllereNefes almak kadar özlersinizBuluşmayı, elele tutuşmayıVe sığınmayı sevgilere“Başka zaman” der telefondaki ses“Şimdi vaktim yok”Doğru yaZaman darZaman kıtVakit
BAHÇEYE ÇİM EKTİM
Bahçeye çim ektim, kenara kekikGüneş ılık, kuşlar ötüşür daldaHer şey güzel yalnızca bir eksikBöyle yokluk çekilmiyor baharda Yokluk yok, açlık yok, sağlık yerindeÇiçek kokuları tan yellerindeYaşamdaki her şey yerli yerindeSen yoksun ya, bir şey eksik “her varda” Osman GökçeEsendere Akardı, 2009
AYRILIĞA YERGİ
Bütün güzellikleri seninle yaşamak istiyorumBildiğim ve bilmediğimSeninle paylaşmak istiyorum tüm iyilikleriDünyada var olan ve de var olacakSenin için her cefayı çekebilirim bilesinAma içinde ayrılık olmayacak Osman GökçeEsendere Akardı, 2009
ESENDERE AKMAZSA
Esendere bir sudurCennetin yolcusudurEsendere akmazsa Cennet çöl kurusudur Osman GökçeEsendere Akardı, 2009
BİR GECELİK SAADET
İlk akşamdan girdim yarin koynuna Lale kokar sünbül kokar gül kokar Göğüs göğse geldi kollar boynuna Yanak yakar dudak yakar dil yakar Mehtap vardı gümüşlendi yüzleri Ateş gibi çıngı saçar gözleri Söyledikçe tatlı şirin sözleri Şeker akar şerbet akar bal akar Burma burma olmuş zülfün telleri İpek ipek olmuş narin elleri Sarıldıkça ince uzun belleri Bacak sıkar
GURBET EL
Ağlattığın bir ben miyim hasretle Bir ümide aldanarak gurbet el Başta sevda gönüllerde mihnetle Mecnun gibi dolanarak gurbet el Kimsesizim yuvasızım çöllerde Derelerde tepelerde bellerde Kadir bilmez kıymet bilmez ellerde Her köpeğe dalanarak gurbet el Benim ömrüm gurbet elde bitecek Biri alıp diğerine satacak Bir gün beni bir çukura atacak Kara yere belenerek gurbet el Osman
YAVAN YEDİM
Attığım taş almaz oldu yerini Bu işin sonunu yavan yedim ben Eşek çulu attı at eyerini Bu işin sonunu yavan yedim ben Kapandı kapılar yüzüme karşı Önüme kış çıktı yazıma karşı Bir kötüye düştüm özüme karşı Bu işin sonunu yavan yedim ben Ektiğim bitmedi diktiğim kuru Kat kat oldu evde yokluk kamburu Bulmaz oldum artık unu
EN SONUNDA
Şimdi inandın mı her dediğime Ayrılık oduna yandıktan sonra Hatanı kanımla ödediğime Kandın mı ellere kandıktan sonra Kaç sene kalbimde sakladığımı Hayaline bakıp kokladığımı Her gece yerinde beklediğimi Andın mı elleri andıktan sonra Yadlara açılmış kucaklarınla Bir sonbahar rengi yanaklarınla Solmuş küle dönmüş dudaklarınla Döndün mü ateşin söndükten sonra Biz ayrıldık artık birbirimizden Aşinalık geçti gözlerimizden Geriye ne
KIRIK DÖKÜK
Ne kolum var ne kanadım ne elim Bıçak açmaz ne ağzım var ne dilim Ne söylesem ne kaldı ki sevgilim Bir kadeh dokusu zehirden başka Bir yangın yerine benziyor kalbim Yakılmış yıkılmış hali harabım Sana da varmazsa bu ızdırabım Elimden ne gelir kahırdan başka Osman Gökçe, 2008
GELMEM GAYRİ
Esendere çağıl çağıl çağlasın Beni seven yanıp yanıp ağlasın Sefil anam karaları bağlasın Gelmem gayri haram olsun eliniz Başımızda türlü türlü belalar Düşman değil dost elinden yaralar Görmeyeyim uzak kalsın aralar Gelmem gayri haram olsun eliniz Gene ben yenildim bu son savaşta Rezil oldum elaleme bak işte Bu da böyle bir nam kalsın Maraş’ta Gelmem gayri haram