DEDİLER
Senin için bana seni unuttu Şimdi başkasına vurgun dediler Senden sonra birçok aşıklar tuttu Yabancı kollarda yorgun dediler Anamaz olmuşlar artık adımı Yanında kimseler, söyle doğru mu Ocağa sokmuşsun son mektubumu Sana küskün, sana dargın dediler Kandırıldın kandığını bilmeden Senden başkasına hani ölmeden Yar olmayacaktı ve sevilmeden Suçun o ki onu sevdin dediler İnanmadım çünkü hala derinden Seni
HASRET BU TÜKENMEZ Kİ
Gelecek diye bugün seni o pastanede Umut gibi bekledim, bahtım gibi bakarak Sevda gibi kırıldım, gelmeyince yine de Gidiyordum gözlerim arkama takılarak Sonsuz maviliklerde aksini seyrederken Hayallerim göğsünün çardağına kurulmuş Dalgalarda bir resim, bir tekne ve bir yelken Bedenim Torosların kar dağına savrulmuş Bir öğle sıcağında Mersin’de temmuz günü Kananlar yanıyor da serindir kandıranlar Belki sen de
KADIKÖY DURAĞI
Yılları ürükledi dakikalar ömrümde Kadıköy durağında beklediğim saatler Bir uzak gemi gibi sislendiler gönlümde Kaç defadır söylenip tutulmayan vaatler İzlerini aradım her kaldırım taşında Tramvaydan inenler binenler seni sandım Entarinle göründü bir kız köşe başında Sen gelmedin gün geçti ve ben yine aldandım Kış günleri camına sığınan kuşta sesim Sen geçerken yüreğim yollara dökülecek Cesetim eşiğinde yatağında
ERİCEKLİ KIZ
Neyi gizliyordu bilmem ki benden Esrar dolu bakışında gözlerin Bugün ilk olarak daha derinden Can evini yakışında gözlerin Düştüğü yer ne al ne de mor gibi Cehennemden koparılmış kor gibi Sevda çeşmesinden kaynıyor gibi İçten içe akışında gözlerin Bu kaçıncı gönül ağına düştü Kaç talihsiz hayalinle öpüştü Sabrı yendi sadakatle dövüştü Kalbe kement takışında gözlerin Osman GökçeBeritten
YİTİRDİĞİM SEVGİLİ
Bir sevgilim vardı yeşil giyerdiNe ben öksüz idim ne de o yetimGölgesi gönlümün güldüğü yerdiŞimdi ne neşem var ne saadetim Bir sevgilim vardı Gülgü adındaGülgüne dönmüştü gül kanadındaSevdalı kalbimi yaraladın daKanla doldu yılım, günüm, saatim Bir sevgilim vardı ülkelerindeHerkes mesut her şey yerli yerindeAy aciz kalırdı çehrelerindeBahtıma nur olan güne hasretim Osman GökçeBeritten Beri, 2008
HEPSİ BU KADAR
Artık sonundayız deme ömrün, ne var zaten Ak rengi yok bu boş hayatın bilmiyor musun Az önce sardı sırtına bir parçacık keten Bir kahpe dünyadır vefasız görmüyor musun Kim der ki ben bu hiç günü doğmaz ufukların Feyzinde parladım nurunun her daim her an Aldanma pembe rengine pek al yanakların Sor, var mı gül alıp vererek
TEBESSÜM
Her buruk tebessüm bir gamlı ruhun Yüzlerde beliren üzüntüsüdür Gönüllerde gizli binlerce ahın Mahçup çehrelerde gezintisidir Kabul etmez misin aşık gönlümün Yalnız sen geçerken bütün günümün Bu acı gülüşü şu genç ömrümün Ayağına düşmüş tozuntusudur Osman GökçeBeritten Beri, 2008
UMUTSUZLUK
Beklediğim günlerin şafağı sökmeyecek Nice yazlar geçecek, böyle nice baharlar Kıraç topraklarıma bir damla dökmeyecek İnsafsız gökyüzü su, esmeyecek rüzgarlar Ben hep kendi kendimi aldatarak yaşadım Bel bağladım rüzgarda sallanan her ışığa Belki bir gün ötecek bahçemde bülbül dedim Yine mani olmadı alnımda kırışığa İstemem tekrarını mihnetle geçen ömrün Başında olmaktansa sonunda olmak yeğdir Başkaları gönensin zevkine
MAZİYİ ANARSAN
Bir gün hatıranla baş başa kalıp Şöyle bir maziyi anarsan eğer Geçmiş günlerini hayale dalıp Bozulmuş bahçeye inersen eğer İlk karşına çıkan kurumuş gülde Bir bülbül görürsün derdi gönülde Ne gam olduğunu sen de bülbülde Anlarsın aşk ile yanarsan eğer Unutmamış dersin hala adımı Ben gelin oldum da o duymadı mı Zehirli hayatın en son yudumu Bir
BEN
Her dertlinin ruhunda dertlenir benim ruhum İçim yandı kavruldu bir yığın kemik dışım Denizleri doldurur dağlara sığmaz ahım Uçuruma gidiyor artık bu son gidişim Ne bir elimden tutan ne de çukurdan çeken Kimse bakmaz yüzüme yolun altına düştüm Dünya kurulduğunda dertler paylaşılırken Her derdi herkes ile ayrı ayrı bölüştüm Osman GökçeBeritten Beri, 2008