ZİRAAT FAKÜLTELERİNE ÖĞRENCİ ALIMI
Prof. Dr. Osman Gökçe
Ülkemizde tarım öğretiminin başlangıcının 161. yılı geride kaldı. Her yıl, ilk kez 1846’da Yeşilköy’de Ayamama Çiftliği’nde başlayan tarım eğitim ve öğretiminin yıldönümü 10 ocaklarda kutlanmakta ve Tarım Haftası etkinlikleri düzenlenmektedir. Bu yıl da böyle oldu. Bilinen törensel etkinliklerin yanında tarımımızın güncel konularının, geleceğinin, çeşitli sorunlarının ve çözüm yollarının tartışıldığı konferans, panel, sempozyum vb. etkinlikler düzenlendi.
Bu tür günler, haftalar ve kutlamalar, her ne kadar toplumun giderek kanıksadığı ve sıradanlaştırdığı bir kimliğe bürünmekte ise de, ilgili konunun bir kere daha enine boyuna tartışılmasını ve yeni görüş ve düşüncelerin ortaya çıkmasını da sağlayabildiği için yine de değerli fırsatlardır.
Basın ve internet olanaklarından yararlanarak incelemeye çalıştım ve gördüm ki bu fırsat bu yıl da iyi kullanılmıştır. Yurdun her köşesinde tarımımızın hemen her sorunu dile getirilmiş ve çözüm önerileri sıralanmıştır. Erki elinde bulunduranların bu değerli toplumsal ürünü tarayıp, derleyip değerlendirmelerini ve yararlanmalarını umut ediyorum.
Bu bağlamda olmak üzere ben de yıllardır içinde bulunduğum ziraat yükseköğrenimi sisteminin görebildiğim pek çok sorunlarından birisini, bilebildiğim çözüm önerisi ile birlikte ilgilenenlerin ve erki elinde bulunduranların bilgisine sunmamın yararlı olabileceğini düşündüm. Bu sorun ziraat fakültelerine öğrenci alımı ile ilgilidir.
Uzunca bir zamandan beri öğrenci ve aileleri ziraat fakültelerini son sıralarda tercih etmekte ve bu nedenle de en düşük puanlı öğrenciler bu fakültelere girmektedir. Örneğin, 2006 yılında bazı üniversitelerin en düşük puanı ile bu üniversitelerin ziraat mühendisliği programlarının puanları şöyledir (Çizelge 1).
Çizelge 1. Bazı Fakültelerin 2006-2007 Taban Puanları (Ek yerleştirmeler hariç)
Üniversite |
Puanı En Düşük Program ve Puanı |
Ziraat Mühendisliği Puanı |
Adnan Menderes |
Ziraat Mühendisliği: 252.802 |
252.802 |
Akdeniz |
Su Ürünleri : 255.553 |
257.633 |
Ankara |
Çankırı Or. Fak. : 255.461 |
258.407 |
Atatürk |
Ziraat Mühendisliği: 251.013 |
251.013 |
Çanakkale |
Su Ürünleri İkinci Öğretim: 248.589 |
257.027 |
Çukurova |
Su Ürünleri İkinci öğretim: 240.957 |
254.945 |
Dicle |
Batman Eğ. Fak. Oto. Öğ. : 247.724 |
251.673 |
Ege |
Su Ürün. İkinci Öğ. : 251.784 |
264.167 |
Gaziosmanpaşa |
Ziraat Mühendisliği : 253664 |
253.664 |
Sütçü İmam |
Biyoloji İkinci Öğretim : 250.549 |
253.722 |
Mustafa Kemal |
Su Ürünleri : 237.159 |
254.708 |
Ondokuz Mayıs |
Sinop Su Ürünleri: 246.634 |
255.012 |
Yüzüncü Yıl |
Fizik : 253.970 |
254.441 |
Selçuk |
Maden Mühendisliği : 251.975 |
256.014 |
Süleyman Demirel |
Yapı Öğretmenliği: 247.967 |
255.908 |
Trakya |
Yapı Öğretmenliği : 247.735 |
255.902 |
Uludağ |
Ziraat Mühendisliği : 255.224 |
255.224 |
Daha da ilerisi, ziraat fakülteleri en düşük puanla bile öğrenci bulamamakta ve son birkaç yıldır kontenjanlar dolmamaktadır. ÖSYM verilerine göre, öğrenci alan 20 ziraat fakültesinin toplam kontenjanı 3268 iken, bu fakültelere kaydolan öğrenci sayısı 1298’dir. Yani toplam kontenjanın yalnızca %39.7’si dolmuş ve %60.3’ü boş kalmıştır. Ankara, Ege ve Osmangazi Ziraat Fakülteleri dışında 17 fakülte kontenjanını dolduramamıştır (Çizelge 2). Dolduranların da övünülecek bir yanı yoktur. Çünkü, en yüksek ziraat mühendisliği programının puanı ile en düşüğü arasında önemlice bir fark da görülmemektedir. Örneğin, bu fark tıp fakültelerinde 59.855 iken ziraat fakültelerinde yalnızca 13.154’tür.
Çizelge 2. Bazı Fakültelerde Kontenjan ve Kayıt Durumu (2006)
Fakülte |
Kontenjan |
Kayıt |
Adnan Menderes |
154 |
33 |
Atatürk |
267 |
41 |
Çanakkale |
134 |
36 |
Gaziosmanpaşa |
185 |
16 |
Ondokuz Mayıs |
154 |
23 |
Bu çizelgelerden de anlaşılıyor ki ziraat fakülteleri dibe vurmuştur. Hiç kuşku duyulmamalıdır ki bu durum, her türlü çabaya karşın, ziraat fakülteleri mezunlarının niteliklerini olumsuz yönde etkilemekte ve istenilen yetkinlikte mühendisler yetiştirilememektedir. Ortaöğretimde öğrenilmesi ve kazanılması gereken bilgi noksanlıkları fakülte öğrenimi aşamasında tamamlanmaya çalışılmakta ve fakat bu tür iyi niyetli zorlamalar da yetersiz kalmaktadır. Çünkü, ziraat mühendisliği öğrenimi çok sayıda bilim dalı ile ilgili, çok yüklü ve çok ağırdır. Matematikten, fizikten, kimyadan, biyolojiden tutun da coğrafyaya, toprak bilimine, meteorolojiye, ekonomiye, sosyolojiye kadar pek çok bilim dalına ve öyle üstünkörü de değil iyi derecede hakim olmayı gerektirir.
Oysa, hakkıyla verilecek böyle bir öğretimi, bugünkü seçme sınavında en son sıraya düşmüş öğrencilerin başarma olasılıkları çok düşüktür. Öğretim kadrosu ve donanımları ile övgüye değer ziraat fakültelerimiz vardır. Ancak, bu fakülteler bile en alt düzeydeki öğrenciden en üst düzeydeki mühendisi çıkaramazlar.
Dolayısıyla, ziraat fakültelerine öğrenci alımı sistemini değiştirmek ve bu fakültelerin öğrenci kaynağının düzeyini yükseltmek gerekir.
Bu işi gerçekleştirmenin çok sayıda zorlukları ve çok sayıda da yolları vardır. Zorlukların en büyüğü, sosyolojik ve psikolojik zorluktur. Bu bağlamda olmak üzere, kısaca açıkladığım bu yalın gerçeği ilgililerin kabul edememesi zorluğudur. Bu konuların tartışıldığı yetkili bir kurulda, bu gerçeği dile getirdiğimde en yetkili kişi bana dönerek “Böyle bir şeyi yaparsak ihtilal olur” demişti. Türkiye’deki tüm ihtilalleri yaşayan bir kişi olarak şaşırmıştım. Elbette, bu makalenin okuyucuları arasından da benzer tepkileri gösterenler olacaktır. Ancak, karşı tepkilerle ya da sorunu yok saymalarla sorun çözülmüyor. Oysa, böyle bir sorun vardır, bu sorun önemlidir ve de çözümlenmesi gerekir.
Benim önerim, ziraat fakültelerine öğrenci alımında taban puanı uygulamasıdır. Bu işin nasıl yapılabileceği konusunun ayrıntılarına girmiyorum. Temel düşünce kabul görürse sonrasını düzenlemek çok zor olmayacaktır. Yalnızca şu kadarını söylemek isterim ki ziraat fakülteleri, öğrenci seçme sınavı sonrasında alacakları öğrenciler için, bölümlere göre taban puanları ilan etmelidir. Bu taban puanlar da, barajı aşan en düşük puan ile en yüksek puan arasında %75’lik düzeyin üstünde olmalıdır.
Önümüzdeki yıl için henüz vakit varken, ilgilileri yeniden düşünmeye, tartışmaya ve eyleme çağırıyorum.
Bir yanıt yazın