KÜTÜPHANE HAFTASI
Osman Gökçe
Milli Eğitim Bakanlığı mart ayının son pazartesi günü başlayan haftayı Kütüphane Haftası olarak kutlamaktadır. Bu konuda bir de yönerge çıkarmıştır (Tebliğler Dergisi, Mart 1992/2354).
Bu yönergede “Kütüphane Haftası Kutlamanın Amacı” şöyle açıklanmıştır :
a) Kütüphane ve kitapla öğrenciyi kaynaştırarak, kütüphane ve kitap hakkında bilgi sahibi olmasına yardımcı olmak,
b) Öğrencilerin millî, ahlakî, insanî değerlere sahip, demokrasi ilkelerini benimsemiş yapıcı, yaratıcı, özgür bilimsel düşünce ve sorumluluk duygusuna sahip kişiler olarak yetişmelerine katkıda bulunmak,
c) Öğrencilerin araştırma, inceleme ve not tutma yeteneklerini geliştirerek, millî ve sosyal hayata etkin bir şekilde katılmalarını sağlamaktır.
Kitapla ilgili bazı kısa bilgiler de şunlardır (Yavuz Güven, Parantez Eğitim, İstanbul) :
– Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye’de bu rakam 2000 – 3000 civarında basılmaktadır.
– Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alım harcaması, ortalama 100 ABD doları, Türkiye’de ise bu rakam 10 ABD dolarının altındadır.
– Türkiye’de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor.
– Japonya’da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye’de ise sadece 23 milyondur.
– Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu’nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin de bulunduğu 173 ülke arasında 86. sıradadır.
– Japonya’da kişi başına düşen yıllık kitap sayısı 25, Fransa’da 7’dir. Türkiye’de ise 12 bin kişiye 1 kitap düşmektedir.
– Türkiye’de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965′e göre 14 kat artmıştır. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965′in de altında kalmıştır.
Tablo budur. Yani masal tekerlemeleri gibi “Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz”. Neden bir arpa boyu yol gitmişiz? Elbette ağzı olan konuşur ve herkes kendine göre birçok gerekçeler bulabilir. Örneğin kısaca şöyle de denilebilir :
1. İlk kitap basımı VIII yüzyılda yapılmıştır. Matbaa da Gutenberg tarafından 1450 yılında icat edilmiştir. Ülkemizde ilk maatbaa ise 1726 yılında İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuştur. Yani 276 yıl matbaayı yurda sokmamışız.
2. Yıllarca değil asırlarca kitap kovalamış, kitap toplatmış, kitap yakmışız. Matbaanın icadından 561 yıl sonra bugün de bilgisayar hafızasından basılmamış kitapları silmiş, yazarlarını hapse atmışız.
Denebilir de yakınma ile, yerinme ile, yerme ile sorun çözümlenemez. Hiç bir ağıt ölüyü geri getiremez. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Örneğin ;
-Bu durumdan yakınan herkes yarın bir kitap alsın ve okumaya başlasın,
-Herkes haftada değilse bile ayda bir kerecik olsun bir kütüphaneye gitsin,
-Bu durumdan yakınan herkes kendi kendine “Bu konuda ben ne yapabilirim?” sorusunu sorsun ve özür üretmeksizin yapacak bir şeyler bulsun ve de onları yapsın.
Bornova, 30.03.2011
Bir yanıt yazın