ERİCEKLİ
Ericekli Oğuız Boyu uşağı
Beli boydan boya mavzer fişeği
Kuşu düşürürler göğden aşağı
Semtlerine salavatsız varılmaz
Soyunun sopunun en vuruşkanı
Sırtı karlı dağlar, ova ön yanı
Kafası eserse takmaz cihanı
Vurulup da düşenlere bakılmaz
Kurt eniği kurta benzer kurt olur
Bulut aşmaz dik doruklar yurt olur
Berit başı gibi başı sert olur
Bir şahlanır ise Şah’ı dinlemez
Esendere bir yel gibi eserken
Kış ayazı el ayağı keserken
Eşkiya köyleri kenti basarken
Ericek’in yakınından geçilmez
Konup da göçtüğü yurtlaklara sor
Vuruşup düştüğü yaylaklara sor
Haşin kayalara koyaklara sor
Cebi barut kokmayana sorulmaz
Karac’oğlan’a sor dili yeterse
Dadaloğlu’na sor teli yeterse
Berit’in başında keklik öterse
Dağlar çeker, sahillerde durulmaz
Yiğidi Türkmen’nin en sevdalısı
Güzeli eşi yok hurinin hası
Ünü tutmuş Kayseri’yi Sivas’ı
Arasan cihanı misli bulunmaz
Yüreğim gelini, kızında kaldı
Bedenim toprağı, tozunda kaldı
İlk aşkım Balam’ın gözünde kaldı
Balamı görmeden gözüm yumulmaz
Osman Gökçe
Mart 2010, Bornova
Bir yanıt yazın