DURDU
Durdu
Zemheride
Kara kışın ortasında doğdu
Durmuş ve Döndü’nün beşinci çocuğu
Dönenin bir küçüğü
Döne dahil diğerleri yaşamayan
Beş çocuğun sonuncusu
Ülkemin orta yerinde
Pek çokları gibi
Sahipsiz
Yaşamları umursanmayan
Bir çileli kız
Durmuş ve Döndü’nün ilk çocuklarının adı Cennet’ti
Ne cenneti ne de cehennemi bilmeden
O boncuk gibi kız
O gün için oralarda çaresiz
Bir çocuk hastalığından
Yani kızamıktan
Cennetlik oldu
Tanrı’dan hediye
Oğlan olan ikinci çocuğuğa
Yaşasın diye
Yaşar adını koydular
Yaşamadı
Boğmaca aldı
Artık anılarda bile yok
O oltutaşı gözlü kara çocuğun adı
Bildikleri en yaşlı kadının
Uğuruna inandıkları için adının
Adını verdiler üçüncü çocuğa
Yeter olsun dediler
Yeter ebeleriydi
Ölüme yeter olsun
Kız çocuğa yeter olsun diye dilediler
Yetmedi
Dilekleri tutmadı
Üç yaşında iken kanlı ishalden öldü Yeter
Allah verdi Allah aldıya gitti
Dördüncü çocuk Döne’ye
Daha yeni başlamışken yürümeye
Saplıcan çarptı
Ana baba pes etmediler
Döndü bir daha doğurdu
Döndünün yine bir kız çocuğu oldu
Dünyaya Durdu geldi
Durdu
İnat etti
Ölmedi
Bir mucize eseri durdu
Büyüdü taşın toprağın içinde
Henüz bir dişilik kıpırtısı bile duymadan
Çocukluğuna doymadan
Emmisioğlu ile evlendirildi
Ama Allah vermedi
Durdu’nun çocuğu olmadı
Emmisioğluna bir ikinci eş buldular
Onun çocuğu oldu
Günahı vebali söyleyenlerin boynuna
Konu komşu desteği var dediler
-Münafıklar-
Kadın akıllı çıkmış güya
Olmuyor dese olmayacak
Onun da üstüne gelecek kuma
Varsın gelsin dememiş
Nice ünlülerin
Nice saygınların
Alenen yaptıklarını
O da el altından yapmış
Ayıpsa ayıp
Günahsa günah demiş
Bunlar yalnızca bizler için mi yaratıldı diye de düşünmüş
Güvenceye almış kendini
Bir çok çocuk doğurmuş
Makbul eş olmuş
Has gelin olmuş
Kocasına
Ve de iffetli ailesine
Durdu’ya da dayanmak düşmüş
El çocuklarına kuma çilesine
Durdu
Doğdu
Kız diye babası yerdi
Evlendi
Çocuğu olmadı diye kocası yerdi
Her şeyi bildiği halde
Varsın cezasını çeksin diye mahşerde
-Özünden de inanmazdı ya-
Kimseye söylemedi
Kumasının sırrını
Ama onu en çok da kuması yerdi
Esir gibi hizmetçi gibi kullandı
Durdu aldırmadı
Dayandı
Yalnızca
Belki de gizli bir pişmanlıkla
“Geç oldu ama
“İş işten geçti ama
“Artık öğrendim bu dünyada kimlerin makbul olduğunu ”derdi
Bir ömür boyu
Hayvan haşat peşinde
Tarlada tabanda koşturdu durdu
Hiç bitmedi Durdu’nun derdi
Çocukluk aşkımdı
Bir yağmurlu günde
Cenazesinde
Ben de vardım
Belki günah çıkarıyordum
Ahmakça
Yasak savar gibi hızlı hızlı Arapça
Anlamadığım
Dualar okuyan hocaya kızdım
Sahte suratlı kocaya kızdım
Ayıp olmasın diye
Ayak sürüyerek gelen camiye
Yapmacık hüzünlü cemaate kızdım
Tanrı dahil herkese ve her şeye
En çok da kendime kızdım
Bunaldım boğuldum
Ama utancımdan ağlayamadım
Yer yarılsa da dedim
İçine girsem
Mümkün müydü acaba
Durdu’yu çocukluğumdaki gibi
Bir bahar yağmurunun altında
Harmanyerinde
Tahta atımın terkisinde
Ve bir şehzade saltanatında
Birlikte oynarken bir daha görsem
Nafile artık
Kim bilir pek çoğumuzun da
Bir Durdu’su vardır durmayan
Dururken farkında olmadığımız yeri
Yokluğunda hiç kimseler tarafından doldurulamayan
Nafile artık
Cürmüm büyük
Azı yetmez asım olsun
Berit Dağı kadar yasım olsun
Osman Gökçe, 11.12.2010, Bornova
Bir yanıt yazın