ANILAR VE HÜZÜN
ANILAR VE HÜZÜN
Bir genelleme yapmak istemem. “Bütün genellemeler yanlıştır. Bu söylediğim bile” diye bir söz vardır. Çok beğenir ve önemserim bu sözü. Ne var ki hiç değilse kendi özelimde çoğu kez anılardan hüzünlenirim.
Bugün (25.01.2017) gazeteler Uğur Mumcu yazdı ve okundu. Ben Cumhuriyet okuruyum. Cumhuriyet daha geniş işledi konuyu. Başlıklardan birisi de” Uğur Mumcu, Toktamış Ateşi Nasıl Yendi?” idi.
Bu başlık altında 28 Ocak 1963 tarihinde İstanbul Üniversitesi ile Ankara Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan bir münaza konu edinilmişti. Haberin gazete kesiğini ekte verdim. Oradan da görüleceği üzere Ankara Üniversitesi Ekibi Uğur Mumcu, Coşkun Cabi, Alev Kocatürk, Hüseyin Günday’dan ve İstanbul Üniversitesi Ekibi de Totamış ateş, Osman Gökçe, Atilla Özkırımlı ve Koray Akman’dan oluşuyordu.
Benim de içinde bulunduğum İstanbul Üniversitesi Ekibi yenilmişti. Cumhuriyet o gün ön sayfadan verdiği bu haberi bu gün “Uğur Mumcu Taktamış Ateşi Nasıl Yendi” başlığı ile yeniden yayınlamıştır. Bu münazarada ben Uğur Mumcu ile ilk kez karşılaşmıştım. Bu olağan ve sıradan bir karşılaşma sayılırdı, daha sonrakiler olmasaydı.
Ben Tuzla Piyade Yedek Subay Okulu’na geldiğimde öğrenciler arasında bir önceki dönemden siyasi nedenlerle er olarak çıkarılan bir kişiden söz ediliyordu. Adı Uğur Mumcu idi. Adını zor anımsadım. Hiç özelimiz olmayan ve yalnızca bir münazara ekibinde bulunmaktan kaynaklanan bir isim tanışılığı vardı aramızda. Hatta o bile yok sayılabilirdi. Bizim dönemde onu tanıyanlar vardı ve onlar anlatınca ancak çıkarabilmiştim adını. Onunla siyasi yakınlığımı da arkadaşlarının anlattıklarından anlamıştım. Çok etkilendim. Belki benim de başıma gelebilir diye korktuğum için etkilenmiş ve üzülmüştüm.
Üzüntümün ve kızgınlığımın daha önemli bir nedeni de bir dedikodu idi. Buna göre, o dönemin öğrencilerinden ve bizim dönemin de asteğmeni olan bir kişi Uğur Mumcu’yu gammazlamıştı, casusdluk etmişti. Hizmetinin karşılığı olarak da kurada İstanbul’da kalmıştı. O asteğmeni her gün görüyordum ve her gün biraz daha kinleniyordum. Örneği çok anlatılan, yazılan ve okunan bu tür gammazlıkları çok gördüğüm için bu günde kızgınlığım tepemde yaşarım.
O günden sonra Sakıncalı Piyade’den başlamak üzere kitapları, Cumhuriyet’teki yazıları ve TV’deki tartışmaları ile izledim onu. Cumhuriyet Gazetesi’nin bu günkü haberi nedeniyle bu anımı da bu gün hüzünle yaşadım. Ülkemde bu gün de Uğur Mumcu olayını aratmayacak olaylar yaşanıyor. Özgürlükler alanında yarım yüzyılda hiç bir şey değişmemiş demek ki. Hüznüm kat kattır, bilmem ki kaç kattır.
Osman Gökçe
25.01.2017
Bir yanıt yazın