HASAN ALİ YÜCEL’İN ANISINA
HASAN ALİ YÜCEL’İN ANISINA
Dilimizde çok kullanılan kalıpsözlerden birisi “Allah uzun ömürler versin” şeklindedir. İyi insanlar için bu alkış (dua) çok söylenir. Elbet de alkışla ömür uzamaz kargışla da (beddua) kısalmaz. Olsun. Yine de iyi dilek iyidir. Hasan Ali Yücel bu alkışı çok almış kişilerden birisidir. Bakınız, onca yaşamasını istemeyenlere karşın yaşayıp duruyor. Aşağıda, yaşayan Hasan Ali Yücel için kısa bir not sunuyorum. Kendi şair, oğlu şair, yaşantısı, çektiği diz boyu üzüntülere karşın (rağmen) bir şiir olan bu büyük insanı kendi dizeleriyle anmak ve onun daha az bilinen bir yönünü ilgilenecek olanlarla paylaşmak istiyorum:
Hasan Ali Yücel (18.11.1897-26.2.1961), her ölüm yıl dönümünde çok çeşitli çevrelerden çeşitli kurumlarca ve pek çok kişiler tarafından çok çeşitli biçimlerde anılacaktır. Yalnız ölüm yıl dönümlerinde değil pek çok geçerli başka nedenlerle daha yıllarca da anılmaya devam edilecektir. O buna değerdi, daha fazlasına da değerdi.
Ben Hasan Ali Yücel’in gazeteciliğine yetiştim. Gaziantep Lisesi öğrencisiydim ve Cumhuriyet’te makalelerini okurdum. “Kımıldayan hataya mahkumdur” özdeyişini ilk onun makalesinden okudum. O makalede, (Hümanizmayı, komünizmaya benzettiler ve haksız suçlamalarda bulundular) anlamında özetlenebilecek bir yakınmayı ya da isyanı da anlatıyordu. Yenik bir kahraman gibi gelmişti bana ve ben, ucuzculuğa ve çıkarcılığa kapılıp, hiç galipler safına sığınmamıştım. Belki biraz da bu nedenle, o makaleyi, yaklaşık 80 kişilik pansiyon öğrencilerinin etüt odalarına ayrı ayrı girip izin isteyerek yüksek sesle tümüne okumuştum.
Hasan Ali Yücel’in bestekârlığını da İ.Ü. Orman Fakültesi öğrencisiyken, ilk kez Boğaziçi’nde, Büyükdere’de, Oltu taşı gibi siyah gözlü bir kızdan öğrenmiştim. Şarkının hem güftesi ve hem de, özel olduğundan kuşku duymadığım bir sesten dinlediğim bestesi o günkü gibi aklımda, gönlümde ve kulağımdadır. Hâlâ “Sen bezmimize geldiğin akşam neler olmaz” diyorum ve hâlâ ‘Sen saçlarını çözdüğün akşam seher olmaz” diyorum.
Suzinak makamında, curcuna usulünde bestelenmiş bulunan, bestesi ve güftesi Hasan Ali Yücel’e ait olan şarkının sözleri şöyledir:
Sen bezmimize geldiğin akşam neler olmaz
Aşkın beni sermest ediyorken keder olmaz
Ölsem de senin uğruna canım heder olmaz
Sen saçlarını çözdüğün akşam seher olmaz
Hasan Ali Yücel’in bu şiirinin bir dörtlüğünü de şevk’efza makamında Cevdet Çağla bestelemiştir. O şarkının güftesini de veriyorum:
Hicran gibi alemde elim derd-i ser olmaz
Sen bezmimize geldiğin akşam neler olmaz
Didarına benzer şafak olmaz, seher olmaz
Sen bezmimize geldiğin akşam neler olmaz
Şiirin üçüncü dörtlüğü de şöyledir :
Bu şiirin üçüncü kıtasının sözleride şöyledir :
Dalgın ve ilahî eriten bir bakışın var
Bir anda bütün ruhumu birden yakışın var
Karşımda periler gibi nazan akışın var
Sen bezmimize geldiğin akşam neler olmaz
Güftesi Hasan Ali Yücel’e ait olan ve Şükrü Şenozan tarafından segah makamında bestelenen bir diğer şarkının sözlerini de, gönülden sevmeyi bilenler için aşağıya alıyorum:
Gözlerinden içti gönül neşeyi
Senden öğrendim gönülden sevmeyi
Sildi aşkın gözlerimden her şeyi
Senden öğrendim gönülden sevmeyi
Oğlunun “Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi” dediği, “O çapkın babam” dediği Hasan Ali Yücel’i, böylece şiirlerle ve şarkılarla anmanın da çok anlamlı olabileceğini düşündüm. Anısı önünde saygı ile eğiliyorum.
Osman Gökçe
Bir yanıt yazın