UNUTULMAYA YÜZTUTAN SÖZCÜKLER DEYİMLER ATASÖZLERİ
UNUTULMAYA YÜZTUTAN SÖZCÜKLER DEYİMLER
ATASÖZLERİ
Osman Gökçe
bilim.ege@gmail.com
Aşağıda engin gönüllü bir sınırlı çalışma sunuyorum (1). Bu çalışmanın amacı kısaca şunlardır :
1- Türkçede dil taramaları çok başarılı olmuştur. Ancak dil canlı bir varlıktır. Doğar, büyür, gelişir. Dilin bazı sözcükleri, bazı kuralları ve bazı diller tümü ile değişir ya da ölür. Dilin anası o dilin ait olduğu toplumdur. Toplum doğurmaya devam eder. Bu nedenle yeni sözcükler, deyimler, ünlü sözler, dualar, beddualar gibi yeni dil ögeleri ortaya çıkar. Yeni sözcükler, yeni benzetmeler gibi bir çok dil ögeleri üretimini diplomalılara bırakırsak dilimiz soysuzlaşabiliyor. Örneğin Osmanlıca oluyor ya da Frenkçe, Grekçe ve bilmem nece gibi bir çok dillerin karışımı ile aşurece bir dil ortaya çıkıyor. Türkçe’nin varoluşu, gelişmesi, yaşaması temel olarak seçkinlerin değil halkın bir hüneridir. Elbette bu alanda çok hizmet vermiş ve üretimde bulunmuş aydınlarımızı ayrı tutuyorum ve onlara sonsuz saygılar duyuyorum. Derleme ve tarama bu nedenle her zaman gereklidir ve her zaman var olmalıdır.
2- Dil taramalarında yerel ağızlar da çok önemlidir. Elbette yerel dil taramaları yerel kültürü de yansıtırlar ve bu büyük bir kazanımdır. (Yerel ya da bölge ağızlarının incelenmesi genel dilin gelişmesi için de gereklidir. Ayrıca bölge ağızlarının incelenmesi dilin tarihi ve başka bilimsel dil incelemeleri için de zorunludur.) (2).
3- Bu tür çalışmalar, ne kadar küçük ve sınırlı olurlarsa olsunlar, diğer halkbilim, adbilim, kültür ve benzer alanlardaki çalışmalarda, yol gösterici olmasa bile, bazı düşündürücü, örneğin araştırma konusu seçimi gibi alanlarda bazı ipuçları verirler. Yine örneğin adlandırma kültürü, yer, köy, insan adlandırmaları ve bu adlandırmaların tarihi, siyasi ve sosyolojik açılardan değerlendirmeleri konularında yardımcı olabilirler. Bu da bu çalışmanın amaçlarından birisidir.
Kısaca özetlenen bu amaçlar doğrultusunda yapılan çalışmanın bir bölümünü aşağıda sunuyorum :
a
-Adın ne? Mülâyim : Sert olsan ne olur?
-Adların halk tarafından Türkçeleştirilmesi örnekleri : Ökkeş’ten Hökkeş, Habibe’den Habba, Huriye’den Hürü, Hatice’den Hacce, Tuti’den Dudu, Meryem’den Meriş, Amine ve Emine’den Emiş, Fatima ve Fatma’dan Fatık, Mehmet’ten Memik, Mustafa’dan Mıstık, Mustuk, Süleyman’dan Süllü, İbrahim’den İbiş.
-Ağzının domalmasından omar diyeceği belli oldu : Söze başlamasından, sözü eğip bükmesinden ne diyeceği, işe yaramaz bir söz söyleyeceği anlaşılıyor.
-Ağartı : Süt ve süt ürünleri
-Analık : Benim doğduğum ve büyüdüğüm köyde (Ericek, Göksun, Kahrmanmaraş) üvey ana sözü yoktu. Biz analık derdik. Analık sözüğü ile ilgili bir de söz takımı vardı :
Analık
Eski bezden yamalık
Ekmek verir yesin diye
Sumsuk vurur ölsün diye. Sumsuk yumruk demektir.
-Ağnanma : At eşek gibi hayvanların yatarak sırtüstü sağa sola dönmesi
-Ağmak . Işık gibi sessizce akıp gitmek
-Alayı : Hepisi,
-Ayakçık : Karda batmamak için ayağa giyilen alet, buna helik de denir.
b
-Bacıt : Fasulye, akasya ve benzeri bitkilerin içi tohum taneli meyveleri. Manavlarda satılan, yemek yapılan yeşil fasulyelerin her biri bir bacıttır.
-Bayak : Biraz önce
-Bayramınız bayram olsun : Bayramınız mübarek olsun elbette bütün ülkede en çok kullanılan kutlama söz takımıdır. Ancak bayramınız bayram olsun söz takımı da bu bağlamda kullanılır.
-Bayır bayır yanmak : Biber yeyince ağız yanması için kullanılır
-Bıdır bıdır söylemek : Durmadan ve daha çok da olumsuz anlamda alçak sesle söylenip durmak
-Beşirik : Beceri
-Bilbil : Bülbül
-Bitekiz/Bir tekiz : Tamamı peşin. Borcunu bitekiz ödedi
-Bizlengeç : Eşeği sürmek için ucu batıcı demirli değnek
-Boğasamak : İneğin boğa istek duyması, çiftleşmeye gelmesi
-Boydak : Elinde, kolunda, sırtında bir şey olmayan
-Büngüldemek : Büngül büngül ses çıkararak kaynamak, ocakta ya da yerden kaynamak
Büydüz : Kambur
c
-Cırmalamak : Tırmalamak
-Cimiz : Taban suyu yüksek olan arazinin üzerinin sürekli ıslak olması, azar azar su sızması. Örneğin cimiz tarla.
-Cip : Bu sözcük bir miktar zarfıdır. Örneğin “Cip de öyle değil” çok da ya da pek de öyle değil anlamındadır
Ç
-Çağal : Taş yığını. Genellikle taşlı tarlaların taşları toplanır tarlanın bir yerine yığılır. O yığına çağal denir
-Çalkama : Çok duru ayran
-Çapkı : Toprak damların üzerine toprağın altına serilen yarılmış ağaç
-Çıldır çıldır bakmak : Uyku tutmayan gözlerin bakışı, uyumayan çocuğun bakışı
-Çirtik : Yası bir cismin çevresindeki girinti çıkıntılar. Eskiden metal çirtikli para vardı.
Cor . Birden çok aileye ait ve birden çok çeşidi olan karışık sürü
ç
-Çarpana : Eski püskü ayakkabı
-Çıtırık : Zor, karışık, anlaşılmaz. Çıtırık ceviz içi zor çıkan ceviz. Çıtırık iş netameli iş.
-Çirtim : Küçük salkım. Bir çirtimcik üzüm yedi
-Çövel çövel yürüme : Yeni yürümeye başlayan çocuğun sarsak sarsak yürümesi
d
-Darıkmak : Dara düşmek, çok sıkılmak
-Deplengi : Çiğdem, kenger ve benzeri bitkileri sökmek için kullanılan u-cu demirli değnek
-Dıkız : Tavında olmayan, dar. Dıkız tarla sürüm için tava gelmemiş ıslak tarla
e
-Ehliz : İtirazsız, uyumlu.
Elcek : Eldiven
-Eli arkasında olma : Başında bulunduğum kurumun hizmet evinde oturan çalışanlarının çocuklarını okula götürüp getiren sürücümüze uyarıda bulundum. İlkokulun yanındaki büyük parkın içine çocukların gitmemesini, gidiş ve dönüşlerde çocukların okulun bahçesinden alınıp okulun bahçesine bırakılmasını emrederdim. Çünkü yerli bir takım insanlar o parkı erkeklerin çekince ile eli arkasında gezdikleri yer olarak tanımlıyorlardı
-Elçim : El dolusu. Ör.: Bir elçim yün. Benim köyümde özellikle yün için kullanılır
-Elden umutlu olmak : Bekar erkekler ya da gözü dışarda erkekler için
kullanılır
-Emişiklik : İki ayrı anadan çocuğun aynı anayı emmesi
-Evreğeç : Sac üstünde pişirilen ekmeği alt üst çevirmek için kullanılan tahta araç
f
-Fosur fosur sigara içmek : Çok yeğin sigara içmek
h
-Habbap : Nalın
-Hüsmek : Susmak
-Hayrola, bu yıl turaç mı kaldın? : Turaç göç etmeyen bir kuş. Çukurovanın sıcağını çeker ama yükseklere yaylalara çıkmaz. Osmaniye’de yaylaya çıkamayanlara söylenir bu söz.
g
-Gelinci : Gelini almaya gelen erkek tarafının düğün topluluğu
-Göresime : Hasret
-Güzlek : Güze özgü. Güzün yapılan iş, güzün oturulan yer, güzlek yayla, güzün yağan yağmur
k
-Kapsalık : Bahçelerde, açık ağıllarda kapı yerine kullanılan basit kapatmalardır
-Kargın : Yeğin. Kargın ateş çok alevli yeğin ateş
-Kavşıt : İki dağın kavıştığı yer
-Kenkmek : Gagalamak, yemeklerden azar azar tatmak
-Kepir : Kıraç verimsiz arazi
-Kıvış yavuş gülmek : Anlamlıca gülümsemek
-Kişiflemek : Gizlice gözetlemek
Kuzlacı : Hamile
-Kuzlamak : Doğurmak
-Kurdalamak :Kurcalamak, karıştırmak
-Kolçak : Önkollara takılan, giysilerin kol kısmını iş sırasında kirlenmeden ve eskimeden koruyan iki ağzı açık silindirik bir bez
-Konur : Onur
l
-Lingirdek : Hafif kadın için kullanılan bir sıfat
-Lingirdemek : Hafiflik etmek
m
-Mahana : Bahanenin Ericekcesi
o
-Oflaz : İyi, uygun. Ör.: Oflaz oğlan
s
-Salaca : Ölü sedyesi. Ör.: Salacası gelesi (Bir beddua)
-Satılık : Satlık
-Sile : Ağzına kadar dolu
-Sivtmek : Üzüm salkımını çöpünden ayırıp tanelemek
-Sokurdanmak : Alçak sesle karşıt olarak söylenmek
-Soyka : Ölüden kalan giysiler
-Sömek : Mısır koçanı
-Suçukmak : Kendisini suçluymuş gibi duymak
-Sümdük : Her gördüğünden uman, onun bunun sofrasına oturan kimse
-Süngüç : Başparmakla işaret parmağının uçları arasındaki uzaklık
-Süyüm süyüm/Siyim siyim ağlamak : Sessizce iplik iplik ağlamak
-Süzünmek : Sessizce poz verircesine görüntü vermek
ö
-Örtme . Toprak damlı evlerde evin önünde eve bitişik üstü ve yanı kapalı önü açık evin bölümü
-Ötgel : İyi öten. Ör.: Ötgel keklik çok öten kekliktir. Ötgel kağnı teker mazısının sesi çok çıkan ve çok uzaklardan duyulan kağnıdır. Ötgel kağnısı olmak üstünlük belirtir.
p
-Pürçek : Başörtüsü
t
-Takma ad örnekleri : Boku yoğun, Boşgezen, Burnu Kara, Gavuz . Bu sözcükler yalnızca örnrk için alınmıştır. Bunun amacı bu konuda ayrı ve geniş çalışmalar yapılması dileğidir
-Taman : Anımsatma edatı. Ör.: Taman gelirim demiştin ya
-Taydaş : Akran
Tevir : Çeşit. Tevir tevir iş geldi başıma.
u
-Ulum ulum ulumak : Köpeğin uzun uzun uluması. Kötü ya da uğursuzluk anlamında kullanılır.
-Umsuluk : Her gördüğünden uman ve bu durumu adeta hastalık haline gelen kişi
-Uylaşmak : Uzlaşmak
ü
-Ütük : Bir şeye çok düşkün, bir şeye vurgun. Bizim oğlan o kıza ütük olmuş, vazgeçmiyor
y
-Yağar : Yük hayvanlarının sırtına vurulan semerden belinde açılmış yara
– Yamışmak : Birine yaslanmak
-Yannık : Tulum çıkarılan ve yerde içine yoğurt koyulup yayılarak yağ elde edilen küçükbaş hayvan derisi. Aynı deriden yayık da yapılır. Ancak yayık üç ayaklı olur. Ya da yayık ağaçtan yapılır.
-Yarımlağı : Yarım büyüklükte olan ölçek
-Yartnaç : Kalın odunlardan uzunlamasına yarılarak ortaya çıkan odun
-Yazmak : Yere bir şey sermek. Yer yatağı için yatağı yaz denir.
-Yörep : Sarp yamaç.
-Yumuş : İş havalesi
1- (Engin gönüllü) yerine yaygın olarak (Alçak gönüllü) söylemi kullanılmaktadır. Genelleştiremem, ancak benim köyümde alçak sözü, cinsellik de içinde olmak üzere her türlü alçaklığı olan kişilere yakıştırılan ve onlar için kullanılan bir sıfattır. Gönüle alçaklık yakışmıyor ve ben hep (Engin gönüllü)’yü kullanıyorum.
2- Ömer Asım Aksoy, Gaziantep Ağzı I, Gramer (Fonetik-Morfoloji-Sintaks), Başka Diller ve Ağızlarla İlgiler, Halk Ağzından Parçalar, 1945.
Bir cevap yazın