KAVİL YERİ
KAVİL YERİ
Bahar geldi
Gelin oldu gelincikler
Başları kırmızı duvaklı
Güler yüzlü gül yanaklı
Tarlalar düğün yeri
Bir değil binlerce
On binlerce gelin var
Gelini gelmeyen yanık gönüllere karşı
Baharı ve aşkı kutluyorlar
Her sabah kırlara çıkıyorum
Her sabah bir başka yönde
Her gün bir başka keşifle
Ressam doğadan
Her gün bir başka türde
Bir top çiçek topluyorum
Doğal
Kaşı gözü boyanmamış
Kokusu rengi kendinden
Kendi özünden
Şoklanmamış
Egzoz gazı değmemiş
Pazara düşmemiş
Yani kirlenmemiş
Bir top çiçek
Kırmızı duvaklı gelincikten
Sarı ela gözlü papatyadan
Çiğdemden menevşeden sümbülden
Yayla kızları yayla oğlanları gibi
Mor yanaklı mortop çiçeğinden
Ağ Gelinden
“Ağ Gelin de indi m’ola yayladan
“Kaşı değil gözü beni ağlatan” türküsünü çağırarak
İnce belli
Oltu taşı gibi kara gözlü
Ağ duvaklı
Ağ Gelin çiçeğinden
Ve daha nicelerinden
Benimle özlemlisini bekleyecek
Bir top çiçek
Her gün aynı umutla
Ağcadağ’ın sırtından
Topaktaş’a
“Dolanıp da kavil yerine” varıyorum
Oturuyorum bağdaş kurup
Yaslanıyorum Berit Dağı’na
Gökyüzüne tırmanan
Deli öbek Erciyes’le
Bin boğasız kalmış
Binboğa’yla
Şardağı’yla
Elimde bir top çiçek
Bekliyorum kavilleştiğimiz yerde
Hiç gelmeyeceğini bildiğim halde
Yaslandığım bu koca dağ
Oturduğum bu ana toprak
Elimdeki bu bir top çiçek
Yılların gerisine
Yolların ilerisine
Beni bağlayan kutsal bağımdır
Deli gönlüm dolar dolar boşalır
Boş gönülde gamdan gayri ne kalır
Osman Gökçe
20.05.2021
Bir yanıt yazın