HÜZÜN PINARI
HÜZÜN PINARI
Yüreğinin yükünü
Kanadı kaldıramayan
Yorgun kuşlar gibisin
Gözü kapalı
Menzilsiz yolculuklara
Karanlıklarda kanat çırpan
Sonu gelmez uçuşların var
Boş kadehlerde
Dost dolular gibisin
Gönül eri meclislerinin
Kapanmayan sofralarında
Doyumsuz içişlerin var
Azgın denizlerde
Dümensiz küreksiz
Çıplak bir teknede
Dev dalgaların sırtına binip
Korkusuzca
Okyanus aşırı yüzüşlerin var
Atım gücü yavaşlamış yüreğinle
Tırmanıp dağın tepesine
El sallarsın sonsuzluğa
Karşılıksız
Günyüzü görmemiş düşlerin var
Varı yoğu bilmeyen
Mantığa matematiğe sığmayan işlerin var
Ûdî Hasan Sabri Bey’le birlikte İsfahan’dan
Şarkıların bittiği yerde
Şarkı söylersin
“Sen de mi hâlâ esîr-i zülf-i yâr olmaktasın”
Dilin varmaz
Devamını getirmeye
“Uslan ey dil uslan artık ihtiyâr olmaktasın”
Bir deli çocuk yaşarsın
Gönül geçmez geçmişinden
Geleceğe at koşarsın
Altmışından yetmişinden
Hayallerdir
Elinde kalan bu hüzün pınarı
Kudretten
Akar ha akar
Muratsız sevdalar mirasıdır
Gönül kafesine kaynayan özlemler
Yakar ha yakar
Osman Gökçe
04.06.2021
Bir yanıt yazın