KAZDAĞLARI
KAZDAĞLARI Kazdağları Bire Kazdağları Bu zulmü unutma Yaz tarihine İçtiğin ağıları Homeros’u yazdın Zeus’la Hera’nın aşkını Hera’nın Zeus’a karşı kalleş ihanetini yazdın Bunu da yaz Bu en kalleş ihaneti de yaz Ey Sarıkız Sarıkız Yazgısı Afrika’dan da kara kız Kavurmacık Köylülerinin karalamalarını unut Kinini unut Ahın tuttu Kavurmacık Köyü haritadan silindi Şimdi ormanların kıyımda Toprakların
GÜZ GÖCEKLER
GÜZ GÖCEKLERİ Bir güz günü Berit Dağı’nın belinden yukarısı kardı Çift sürdüğüm tarlalarda Gözlerin güz göcekleri gibi bakardı Işıl ışıl Savrulurdu basma fistanlı eteklerin Çavdar’dan esen yelle Yüreğim telaşlanır Aklım çıkardı Birlikte yuvarlanırdık Güz göceklerinde Yeşil kokardı Ot yolduğun ellerin Yeşil kokardı Yeşile yatmış tenin Yeşil bir başka güzeldi ellerinde Bir güz günü Kovalaşırken güz
EYVAH YALNIZ KALDIM
EYVAH YALNIZ KALDIM Güz geldi Göçmen kuşlar uçuyorlar Denizimin üstünden Kanatlarını süze süze Belki dönerler gelecek bahara Belki de hiç dönmeyecekler Veda ediyorlar bize Sen gitti ya Aşk postası allı turnalar da gidiyor Eyvah Eyvah yalnız kaldım Artık mektuplar da yok Denizaşırı ülkelerden gelen Ellerinin ellerime değdiği Gözlerinin gözlerime değdiği Sesin de gitti Karanlıklarda aydınlığa
DAVA ARKADAŞLARI
DAVA ARKADAŞLARI I Ben dava arkadaşlarımı çok sevdim Cinsiyetine milliyetine Diline diyanetine Beyazı karası sarısı Teninin rengine hiç bakmadım İnsan dedim Yalnızca insan Örneğin Babeuf Faransız’dı François-Noel Babeuf Gracchus Babeuf Oof Babeuf of Bir çiftçinin çocuğuydun Davaların en güzeli özgürlük davası Eşitlik doğanın ilk ilkesi dediydin Böylece çıktıydın yola Umutla İnançla Yoksulluk düşmanı Yoksullar yandaşıydın
BİR ZAMANLAR
BİR ZAMANLAR Ben de bebektim bir zamanlar Ne sigaram ne rakım vardı Ağzım süt kokardı Yumuk yumuktu gözlerim Ne ihanet bilirdim ne sahtekârlık Ne yalanlarım vardı ne de gizlerim Masum masum bakardım dünyaya Ben de bebektim bir zamanlar Acıkınca ağlar Karnım doyunca uyurdum Yata yata büyürdüm Ne al basardı düşümde Beni yatakta kan ter içinde
BİZİM ELİN TOPRAKLARI
BİZİM ELİN TOPRAKLARI Bizim elin toprakları dağlıktır, ovalıktır Çok çiçek var çok Başına taç yapacağım Örgülü saç yapacağım Sarı savruktan, sümbülden Kar çiçeğinden, çiğdemden Lüle lüle, salkım salkım Berit kokacaksın Baytaran kokacaksın Gelmezsen göremezsin Görmezsen bilemezsin Anlayamazsın, anlatamam ki Dağlarım kadar özledim seni Gel ki Birlikte çiçeklenelim. Bizim elin toprakları Bizim elin insanları gibidir. O
AŞK ÖLÜR MÜ
AŞK ÖLÜR MÜ Bin asır ötesinden mi desem Yoksa daha dün müydü Sen asmaların arkasından bakıyordun Yaprak yeşili gözlerine çiğ düşmüştü Çaresizlikler içindeydin Ve sanki tüm uğursuzluklar Tüm umutsuzluklar Başına üşüşmüştü Tir tir titriyordun bir ağustos sıcağında Bir kara günün ağında. Yanakları yayla kırmızısı Basma fistanlı kız Mor belikli kor yürekli kız Ne çok ağustoslar
İNSAN
İNSAN İnsan severken güzeldir, Ey benim insan kardeşim Sevilirken güzel. Tarlada başağı Çiftte sabanı sev İnsanı sev insansan eğer. İnsan gülerken güzeldir, Ey benim dünyalı dostum Güldürürken bir daha. Güle güle diyoruz ayrılırken Menziline güle güle varmaya, Kavuşunca hoş geldiniz hoş bulduk Kucak açıp sarmalanıp sarmaya. İnsan yaşarken güzeldir, Ey insan oğlu insan Yaşatırken bin
BİRİ OLMALI
BİRİ OLMALI Biri olmalı Kapıdan çıkıp giderken Arkanızdan uzun uzun bakan Dualar eden Dilekler tutan Daha köşeyi dönmeden Hasretinize yatan biri olmalı Öyle biri ki Dilindeki iki sözün biri sen Sesini duymalıdır Düşte bile seslensen Biri olmalı Bolda darda yanınızda Sağ eli hep sırtınızda Aralıksız Karşılıksız Yalınkılıç nöbette Sizin için yedi düvelle savaşa Yedi kez
HASRET HARİÇ
HASRET HARİÇ Sarı saçlı güneşe uyanır sabah Kömür gözlü gece Kömür gözlü sevgiliyi alır gider Gelecek gece başka gecedir Bilirim Dönüşsüz gidişlere dayanmak güç Ama yaşamda her şey sonludur Hasret hariç Baharda bitkiler boy verir Çiçekler döllenir Canlılar gerdeğe girer Soylar soy verir Sonra kış gelir Kar egemenliğini kurar Ne varsa üstü örtülür düne dair